Yazarkafa Dergi Mayıs-Haziran 2016 | Page 46

Bugün , Victor Hugo ve yapıtları çevresinde gerçekleştirilen araştırma ve incelemeler sürekli gelişmektedir : Öte yandan Hugo ’ nun yapıtları yapısalcılık , psikanaliz , stilistik , dilbilim açısından da ele alınmaktadır .

2002 yılında tüm dünyada 200 . doğum yılıyla gündeme gelen ve “ Ya bir Chateaubriand olurum ya da hiçbir şey ” diyen Victor Hugo için Baudelaire ’ in yargısı , bugün için de geçerli sayılabilir : “ Hiçbir sanatçının ulaşamayacağı bir evrenselliği yakalamıştır . Evrensel yaşamın güçleriyle ilişki kurma açısından , kimse onun kadar güçlü değildir . Sürekli doğanın içindedir . Söyleyeceğini son derece açık seçik bir biçimde söyler . Ama öte yandan da karanlık ve bulanık şeyleri , gerektiği gibi karanlık ve bulanık bırakmakta üstüne yoktur .” Bugün , Victor Hugo ve yapıtları çevresinde gerçekleştirilen araştırma ve incelemeler sürekli gelişmektedir : Öte yandan Hugo ’ nun yapıtları yapısalcılık , psikanaliz , stilistik , dilbilim açısından da ele alınmaktadır . Bu büyük şair , dramaturg , romancı ve eleştirmenin , düş gücü ve düşünce açısından “ eşsiz ” olduğunu söylemek , elbette çok iddialı olur . Ancak o gene de belli özellikleriyle , eşsiz ve biriciktir : İnsan soyunu , egemen olduğu ve değiştirdiği bir tarih içinde yansıtır ; bireyin vazgeçilmez ve yok edilmez özgünlüğünü , mutlak değer olarak varlığını , bu bireyin güçlü özgürlük taleplerini ve derin etkilerini Freud ’ dan çok önce sezmiştir . Üstelik Hugo , araştırma

Victor Hugo

içinde yaşadığı doğayı bir bütün halinde , en küçük ayrıntıyı bile gözden kaçırmadan kucaklar ve kuşatır . Onun tüm yapıtlarında düzyazı ve şiir , düşsellik ve gerçeklik sürekli yan yanadır . Hugo ’ nun yaşamına ve yapıtlarına , kopuşların ve ayrılıkların egemen olduğunu söylemek mümkündür : 1835 ’ lerden başlayarak komformist dünyadan kopuş ve sadece edebiyat içinde ve edebiyat için yaşamaya karar verme ; kızı Leopoldine ’ in ölümünden sonra yazınsal etkinlikleri bırakma ; 1851 ’ de siyasal iktidarından kopuş ; reformist görüşlerden kopuş ve cumhuriyetçi bir sosyalizme yaklaşma …
Victor Hugo ’ nun Düşünce Evrimi
Aynı zamanda gazeteci , tarihçi , denemeci , sanat eleştirmeni özellikleriyle de tanınan Hugo , siyaset alanında da sınıflandırılması zor bir şahsiyet olarak dikkat çekmiştir : Gençliğinde kralcı , daha sonra inançlı bir cumhuriyetçi ve son döneminde de sosyalist . Monarşi döneminde liberal görüşleri benimsemiş , İkinci Cumhuriyet öncesinde demokrat olduğunu söylemiş , İkinci İmparatorluk sırasında da devrimci olmuştur Hugo . “ Sefiller ” romanının yazarı , yaşadığı çağı tam anlamıyla kucaklamış , umutlarıyla

46 özdeşleşmiş , ilkelerinden asla ödün vermemiştir ; özgürlüğü savunmaktan ve geliştirmekten bir an vazgeçmemiştir . Yapıtlarını üretirken vicdanının sesine her zaman kulak vermiştir . Tüm yaşamı siyasal mücadele içinde geçmiş bir şairdir o . Victor Hugo , deyim yerindeyse , “ sürekli yüreğiyle düşünmek isteyen ” bir yazar olmuştur . Dolayısıyla modern toplumların gelişmesinin doğurduğu önemli sorunlarla sürekli ilgilenmiş ve irdelemiştir bunları . Bu araştırma , irdeleme ve sergileme mücadelesi içinde ortaya çıkardığı yapıtları , son derece canlı bir lirizm ve akılcı bir çözümlemenin birleşimidir . Hugo yüreğinin sesiyle düşüncesini birleştirir her zaman . Kendisinin de belirttiği gibi , onun ölümsüz yapıtı Sefiller , insanın vicdanının şiiri , bir dram , tarih , siyasal bildiri ve de bir romandır . “ Edebiyat dünyasının siyaset dünyasına pırıltılı ve lekesiz ışığını yansıtması gereklidir ” diyen Hugo , öte yandan yaşamı boyunca herhangi bir siyasal partinin başında ya da bir bakanlık bağlamında sorumluluk üstlenmeyi reddetmiştir . Bu konudaki tavrı ve görüşleri son derece açıktır ; “ Ben etkili olmak istiyorum , iktidar istemiyorum ” demiştir 1848 ’ de .