Yazarkafa Dergi Mayıs-Haziran 2016 | Page 35

1 MAYIS Hiçbir durumları bana benzemezdi Ne kahve fincanını tutuşları Ne de sigaradaki külü atışları GECE ZİLİ Sokak köşelerinde titreyen yapraklar tınısını uğuldar kelimesi parlamadan ulaşılamayan bir şeylerin Ben saklamazdım gözlerimi kimseden Ne kalçası güzel kadınlardan Ne de saati soran insanlardan bütün yollarda ayrı ayrı fallar şekillenir, feleğin fincan kuyuları avucumun içinde kırılıverir Boyacı çocukların tinerli elleri Çiçek satan çingene kadınların gözleri Güzelsin dediğimde bir kadının saçlarını atışı Fabrika işçilerinin çokça yaşayışı Durmaksızın bir hayat akışı Çok sevdiğim tirbuşonum Kafası kesik heykeller Aklı kesik insanlar Edirne’nin yalnız kaldırımları kuyunun beşbıyık ağaçları etrafında ay ve ak gerdanı derin dipte eski gök gezgini cin sıkıntısı gibi kocaman gözleri. Pencerelere gizler belki kendisini köşeyi döndüğün tok meydanda denk gelir karşı karşıya bi sokak lambası izler seni bir de çalar gecenin zili. İşçi dostların selamı var der tabiat Bir ol sen der biz ol 1 Mayıs çok yaşa! Zamanı seninle hesaplıyorum. Gece boyunca çınlar bu karanlık Yıldız Apt. Avuç içinde toplanır misket kumandanları alnımın geniş aynaları hiçten var eder olmayacak zamanı ekili bahçemde felsefeli sokak parlak lambası. Ümit Beştepe Bütün suyu karıştırmalı ki çıksın cam gerçeğin yüzeyine düşüncesiz uyku o bir yoldur şimdi usulca kapıları kapatır. Bir geceyi paylaşmak seninle yalnız insanların uykusunu hatırlatıyor bana ışıklar söndükçe dünyaya uymaya daha bi dikkat ediyorum. Olmamanın ürpertici yanılsaması gün geçtikçe usumu alır, bırakır. 35 Ahmet CİNAY