Yazarkafa Dergi Mayıs-Haziran 2016 | Page 34

O’NA Anımsıyorum o büyülü anı Karşımda beliriverdiğin, Uçup gidici bir hayal gibi, Dehası gibi saf güzelliğin. Bunluklarında ümitsiz hüznün, Telaşın yorucu tasalarında, Çınlardı o tatlı ses uzun uzun, O güzelim çizgiler görünürdü bana. Aleksandr Puşkin Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 1799 yılında aydın ve aris- tokrat bir ailede dünyaya geldi. Puşkin’in anne tarafından büyük dedesi Etyopyalı bir prensin oğlu olan Abram Hannibal’dir. Puşkin Afrika kökenli bu büyük dedesini tamamlanmamış roman denemesi ‘’Büyük Petro’nun Arabı’’nda anlatmıştır(1828). Aleksandr Puşkin, dönemin tüm soylu çocukları gibi ilköğrenimini Fransızca gördü. Çocukluk yıllarında Yunan-Latin klasiklerini, Voltaire, Rousseau gibi özgürlükçü Fransız yazarlarını okuma şansı buldu. Rus bir köylü kadını olan dadısından da Rusça’yı, Rus halk masallarını öğrendi. Puşkin lirik şiirlerinin önemli bir bölümünü 1823-1830 yılları arasında yazdı. 30’lu yıllarda, ilk gençlik döneminden itibaren karşılaşmaya başladığı siyasal baskıların yoğunlaşmasının da etkisiyle, tarih araştırmalarına, roman ve öykü türünde çalışmalara yöneldi. Konusunu ulusal tarihten alan ‘’Boris Godunov’’ 1825 yılında yayımlandı. Puşkin kısa zamanda lirik ve epik şiir türlerinde, tiyatro, roman ve öykü alanlarında birçok kıymetli eser vermiştir. Rus ulusal şiir türünün kurucusu olmuştur. Puşkin yalnızca kendi topraklarında değil, tüm dünya çapında kabul görülmüş ve takdir edilmiş bir dehadır. Yıllar geçti. İsyancı dalgalarında fırtınaların Dağılıp söndü eski hayaller, Unuttum tatlı sesini sesin Ve silindi göksel çizgiler. Issızlıkta, karanlığında tutsaklığın Sessizce uzayıp gidiyordu günlerim Tanrısız, esinsiz, gözyaşsız, Yaşamsız ve sevgisizdim. Ve bir an geldi, uyandı ruhum Ve işte sen yeniden belirdin, Bir hayal gibi, uçup giden, Dehası gibi saf güzelliğin. Ve yürek çarpıyor bir esrimeyle, Ve yeniden canlanıyorlar onda Tanrısallık da, esin de, Yaşam da, gözyaşı da, aşk da. Aşk teması Puşkin şiirinde önemli bir yere sahiptir. ‘’O’na’’ şiiri Puşkin’in Rus aşk liriğine paha biçilemez ve ölümsüz armağanlarından biridir. Puşkin’in kullandığı sade dil, okuyucalarının şairin duygularını derinlemesine kavramasını sağlar. ‘’O’na’’ şiirinde de bu durum söz konusudur. Bu şiirde Puşkin yıllardır ayrı kaldığı sevgiliye duyulan özlemi yalın bir dille anlatmıştır. Nasıl ki özlemek tarifsiz ve içtense, mısralar da öyledir. Sessiz bir yakarış gibi ulaşırlar okuyucuya. Tekdüzeliğin verdiği huzursuzluk hakimden sevgilinin geri Puşkin, 1837’de Petersburg’da yapılan bir düelloda aldığı dönüşüyle şairin hayatındaki değişimlere dair ipuçları tekrar ağır yara sonucu düellodan iki gün sonra ölmüştür. karşımıza çıkar. Ardından da sevgiliye minik bir teşekkür niteliğinde şiirine son verir Puşkin. Aşkı zaman zaman Puşkin’den dinlemeli, dinlenmeli, Puşkin lirik şiirlerinin önemli bir bölümünü yeniden sevmeli. Saygıyla! 1823-1830 yılları arasında yazdı. 30’lu yıllarda, ilk gençlik döneminden itibaren karşılaşmaya başladığı siyasal baskıların yoğunlaşmasının da etkisiyle, tarih araştırmalarına, roman ve Çisem Papiroğlu öykü türünde çalışmalara yöneldi. “ 34