Yagmur Yagarken
sunu bastırmak için parfüme bulanmış gibi koktuğu da aklıma
kazınmıştı.
Drew, ifadesiz gözlerle öylece durup bana bakarken orada
olmam yanlış gibi geldi birden. “Şu kazağı bulsan olur mu
artık? Morgan gelip de beni aramaya başlamadan önce dışarı
çıksam iyi olacak.”
“Ha evet. Bir dakika,” deyip gardırobundaki çekmecelerinden birini karıştırmaya başladı. Odanın öbür ucundaki pencereye doğru yürüyüp yavaş yavaş sönen ateşe baktım. Yağmur
cama sertçe vururken bahçeyi doğru düzgün görmeme engel
oluyordu ama yine de görebildiğim kadarıyla herkes ateşin başından kalkmıştı. Cidden acele etmem ve bensiz çıkıp gitmeden önce Morgan’ı bulmam gerekiyordu.
Evde çıt çıkmıyordu ve bu sessizlik beni ürpertiyordu.
Gözlerimi kapatıp Drew’un bana doğru yaklaşan ayak seslerini dinledim. Ayakkabılarının lastik tabanları parkeye değdikçe
kalbim daha da hızlı atıyordu. Onun odasında olmak tamamıyla yanlış geliyordu. Kaçmak gerektiğini de biliyordum.
Odasına girmek kötü bir fikirdi, o partiye yanımda Beau olmadan gitmekse büyük bir hataydı.
Ayak sesleri yaklaşmaya devam ederken topuklarımın üzerinde dönüp kapıya yöneldim ama Drew’un karanlık gözleri
ve ifadesiz suratıyla karşılaştım. Ateşin etrafında yanıma oturan Drew değildi sanki. Arkama hiç bakmadan kaçıp gitmek
istiyordum bu evden ama Drew yol vermiyordu. “Ben dışarıda
bekleyeceğim. Burası bayağı sıcak oldu,” diye yalan söyleyip
kapıya doğru yürümeye başladım.
9