TeknoSeyir, altyapı olarak WordPress
kullanıyor.Video siteleri için farklı sistemler
de mevcut iken tercihinizi neden bu yönde
yaptınız?
Murat Gamsız: Bizim WordPress ile ilişkimiz
TeknoSeyir’den önce başladı PcLabs
döneminde ve dolayısıyla bir tecrübemiz oldu,
çok kolaylaştı işimiz. Modüler yapısı var ya
WordPress’in plugin vs. istediğimiz her şeyi
yapar hale geldik. O yüzden bu işi de en kısa
zamanda halledebilmek için WordPress ile
devam ettik, en iyi bildiğimiz şey o olduğu için.
Bir şikayetimiz yok, her istediğimizi yapıyoruz
bir de şu var tabi; arka plandaki admin
paneli müthiş. Yani yeni editör aldığımız
zaman PcLabs tarafına, fotoğraf girme, video
girme gibi işlemleri öğretmek için 5 dakika
harcıyorsunuz. Bir sürü avantajı var ve bu çok
büyük bir avantaj. Biraz yavaşlık var ama şu
anda dert değil yavaşlığı.
WordPress’in
orijinal
haliyle
mi
kullanıyorsunuz veya ne ölçüde eklenti ve
modifikasyonlar mevcut?
Murat Gamsız: PcLabs full modifiye ve o
kadar ki, artık update etmek işkence haline
geliyor. Çünkü kullandığımız plugin’in
yeni versiyon’a uyumu yok mesela, oturup
bekliyorsunuz. TeknoSeyir daha basit, sürekli
güncelliyoruz onu, güvenlik güncellemeleri
falan hepsi yapılıyor Gökhan tarafından. Çok
fazla eklentimiz yok, sadece basit şeyler var,
örneğin; anket, son yorumlar vb. şeyler. O
yüzden çok sade TeknoSeyir.
Çok fazla eklentimiz yok, sadece basit
şeyler var, örneğin; anket, son yorumlar vb.
şeyler. O yüzden çok sade TeknoSeyir.
Levent Pekcan ve Murat Gamsız, internet
yayıncılığı/dijital medya/online yayıncılık
konusunda neler düşünüyor.Genel bir
değerlendirme alabilir miyiz?
Murat Gamsız: Biliyor musunuz bilmiyorum,
ben Tekno Ciğer diye bir site açtım. Programda
bahsetmiştim, o şaka gibi başladı ama açtım
sonra, güncelliyorum ara sıra. Sektöre olan
içimde kalan şeyleri oradan kusuyorum. Gittikçe
kötüleşiyor ve online yayıncılık gittikçe ölüyor.
Her gün bir kişinin daha özel sektör’e geçtiği
haberi geliyor çünkü bu tarafta kaldığın zaman
önünü göremiyorsun.Ücretler asgari ücretten
hallice ve onu da alabiliyor musun, alamıyor
musun ayrı bir sorun. Firmalardan da çalışan
istiyorlar, bunu karşılayacakları bir okul yok,
çünkü editörler hazır olarak o firmanın bütün
ürünlerini incelemiş oluyorlar zaten ve hazır
geliyor neredeyse, konuşmayı biliyor, sektörü
biliyor,herkesi biliyor.Buradaki herkes de firmalar
tarafından kapılıyor ve yerine kimse gelmiyor.
Çünkü yetişilen bir şey, bunun okulu yok. Okulu
olsa kapısında yatacağız, alacağız insanları
ama yok öyle bir şey. Adam alıyorsun, ya tekniği
var konuşmayı bilmiyor, ya yazmayı bilmiyor,
Türkçe bilmeyen var (bildiğini zannediyor ama
bilmiyor) dolayısıyla ikisini bir arada bulduğun
zaman da kapmaya çalışıyorsun kapamıyorsun,
elimizde olanı tutamıyoruz. Bizde yıllardır
çalışıp da başka yere/yayına giden editörümüz
yoktur, sektörü terketmiştir. Bascek’te Yalçın
Aydın vardı mesela müthişti, adam baktı ki bu
sektörde yaşayamayacak, KPSS’ye girdi ve şu
an diplomat oldu. Dolayısıyla hala biz varız ve
bizim aslında kamera önünde olmamamız lazım
belki de.Bizim arka planda yapımcı olmamız
gerekiyordu mesela. Hala biz kamera önüne
geçiyorsak zaten sıkıntı bellidir.
47