Test Drive | Page 26

Öğle yemeğinde ana yemek hindiydi. Yanında da hazır Pat! Bir avuç soslu patates püresi göğsümün ortasına çarp- patates püresi, ıslak bir yeşil sebze, bir de kurabiye vardı. Başka bir şey sipariş etmek için ne yapmam gerektiğinden emin değildim, o yüzden tepsimi öylece kaydırıp kafeterya arılarının yemekleri doldurmasına izin verdim. Önümdeki iki buçuk metrelik son sınıf çocuk nasıl yaptıysa, tek kelime bile etmeden üç tane cheeseburger, patates kızartması ve iki tane çikolata aldı. Gözlerini kullanarak Mors alfabesiyle mi söylemişti acaba? Bu konu üzerinde biraz daha çalışmam gerekiyordu. Basketbol Direği’nin arkasından kafeteryaya girdim. tı. Kafeteryadaki herkes bana bakarken bir anda bütün ses Birkaç arkadaşımı, daha doğrusu önceden arkadaşım olduğunu sandığım birkaç kişiyi gördüm ama onlar da kafalarını başka tarafa çevirdiler. Hızlı düşünmem gerekiyordu. Sabah konuştuğum yeni kız Heather pencerenin yanında kitap okuyordu. Onun yanına oturabilirdim. Ya da bir çöp kutusunun arkasına saklanabilirdim. Ya da belki yemeğimi çöpe atıp kapıdan çıkıp gidebilirdim. Basketbol Direği, arkadaşlarının oturduğu bir masaya el salladı. Tabii ya. Basket takımı. Hepsi birden Basketbol Direği’ne küfür etmeye başladılar. Sivilceli atletik çocuklar, böyle tuhaf bir biçimde selamlaşıyorlardı. Önümdeki çocuk da gülüp çikolatasını masadakilere fırlattı. Etrafından dolanıp geçmeye çalıştım. kesildi. Herkes suratımı aklına kazıyordu. Beni sonsuza kadar, “okulun ilk gününde göğsüne patates atılan kız” olarak tanıyacaklardı. Basketbol Direği özür dileyip bir şeyler söylemeye başladı ama geri kalan dört yüz kişi kahkahalara boğulunca ne dediğini duyamadım. Dudaklarını da okuyamıyordum ki... Tepsimi bırakıp kapıya doğru koştum. Kafeteryadan o kadar hızlı çıktım ki atletizm hocası görse beni yıldız takımına alırdı. Ama maalesef kafeteryada Bay Boyun görevliydi. Gerçi elinde futbol topu yoksa on saniyeden kısa sürede yüz metre koşan bir kız, Bay Boyun’un ilgisini çekmiyordu. Bay Boyun: “Yine karşılaştık.” Ben: “Eve gidip üzerimi değiştirmem lazım,” ya da “Mankafanın ne yaptığını gördünüz mü?” desem dinler miydi acaba? Mümkün değildi. Tek kelime etmedim. Bay Boyun: “Nereye gittiğini sanıyorsun?” Ben: Hiçbir şey söylememek daha kolaydı. Çeneni kapat, dudaklarını mühürle, sesini kes! İletişim kurmakla ya da 24 25