Yapabildiğim kadar uzun süre o gözlere tutundum. Sapsarıydılar. O
kadar yakınımdaydılar ki sarının ve elanın tüm tonları benek benek
parlıyordu
içlerinde.
Benden
gözlerini
ayırmasını
istemiyordum,
ayırmıyordu da. Uzanıp tüylerini kavramak istiyordum ama ellerim
göğsümün üzerinde kıvrılıp kalmış, kollarım donup bedenime yapışmıştı.
Sıcaklığın nasıl bir şey olduğunu hatırlayamıyordum.
Sonra gitti ve o olmadığında, diğer kurtlar daha da yaklaştı, o kadar ki
nefes alamıyordum. Sanki göğsümün içinde bir şey çırpınıyordu.
Güneş yoktu; ışık yoktu. Ölüyordum. Gökyüzünün neye benzediğini
hatırlayamıyordum.
Ama ölmedim. Sopsoğuk bir denizde kaybolmuştum ama sonra
sıcaklığın dünyasına tekrar doğdum.
Bunu hatırlıyorum: Sapsarı gözleri.
Bir daha hiç göremeyeceğimi düşünmüştüm.