TED Meşale Dergisi Haziran 2014 18. Sayı | Page 39
Yüz yıl, insan hayatı için oldukça uzun, insanlık içinse
dikkate alınmayacak kadar kısa bir zaman dilimi. Geçtiğimiz
yüzyılın, dünyayı takvimlerin gösterdiğinden çok daha fazla
yaşlandırdığı söylenebilir. İki büyük savaş felaketi, yerel
savaşlar, açlık, gözü doymaz sanayileşmenin yarattığı kirlilik,
doğal kaynakların sorumsuzca tüketilmesi gibi birbirinden
olumsuz etmenler, insanlığın gelecek yüzyıllarından çalarak
hayatımıza damga vurdu. Geçtiğimiz yüzyıl, bunların yanı
sıra, insanın geleceği için umut dolu atılımlara da sahne
oldu. Bunların başını sanat çekiyordu. 19. Yüzyılda temelleri
atılan modern şiir, modern aklın getirdiği yıkıma karşı bir
direniş olarak ortaya çıktı örneğin; resimde, heykelde,
tiyatroda insanlığın mirasından hareket eden, güncelin
eziciliğine karşı duran kalıcı akımlar boy gösterdi.
Bütün dünya için olduğu gibi Türkiye için de sıkıntılı
dönemlere ve bu sıkıntıların aşılmasına yönelen çabalarla
doluydu geçtiğimiz yüzyıl. Türkiye’yi dünyanın geri
kalanından ayıran noktalardan biri, edebiyatın, özellikle
şiirin toplum hayatında kapladığı yerdir. Turgut Uyar, 1963
yılında yazdığı “Çıkmazın Güzelliği” başlıklı yazısında bu
durumu şöyle özetler: “… ülkemizde toplumun birçok
sorunu açık kapalı şiirde tartışılır, şiirde çözülür yahut
çözülmez veya bu sorunlardan şiirde vazgeçilir.”1 Dil, bir
toplumun L;