TED Meşale Dergisi Haziran 2012 14. Sayı | Page 54
SÖYLEŞİ
EMRE ERDEM
Aslında çoğumuz onun işlerini tanıyoruz. En tanınmış filmlerde, en ünlü albümlerde,
hatta en çok okunan kitaplarda onun da imzası var. İşini tutkuyla yapan bir
tasarımcı, Emre Erdem’le konuştuk…
Öncelikle kısaca hayat hikayenizi dinlemek isteriz
Nerede doğdunuz, eğitim hayatınız, profesyonel yaşama ilk geçişiniz nasıldı?
1978 yılında Eskişehir’de doğdum. Kılıçoğlu Anadolu
Lisesi’nin ardından Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, İletişim Sanatları bölümünden mezun oldum. Üniversite eğitimim sırasında Türkiye’nin
önde gelen reklam ajanslarının yaratıcı departmanlarında stajyer olarak çalışmaya başladım. Ardından askerlik geldi ve sonrasında da Beşiktaş Kültür
Merkezi’nde profesyonel kariyerim başladı.
Grafik tasarımla tanışma ve onda karar kılma süreciniz nasıl gelişti? Bir anlamda kendi yeteneğinizi nasıl
keşfettiniz?
Beşiktaş Kültür Merkezi’nde pazarlama departmanında başladığım görevimde BKM’nin yapımını üst-
52
lendiği sinema filmleri ve organizasyon faaliyetleri
için tanıtım dosyaları hazırlıyordum. Aynı zamanda
bu etkinliklerin ilan çalışmalarını tasarlamak görevi
de bendeydi. Tabii, bu görev tasarımdan çok var
olan bir tasarımı uygun boyutta uygulamaktan ibaretti. Beğenmediğim afişlere de ufak müdahaleler
yaparak kendimce güzelleştirmeye ya da işlevselleştirmeye çalışıyordum. İlerleyen zamanlarda Vizontele
Tuuba adlı filmin afiş tasarımlarını yurtdışındaki bir tasarımcıya hazırlatma kararı alındı. Tasarımcının hazırladığı afiş alternatifleri çok ilgimi çekti ve ben de bu
tasarım dilinde türlü öneriler hazırlamaya başladım.
Yoğun bir kendini geliştirme ve araştırma sürecinin
sonunda -ki bu iki yıl kadar sürdü- Fatih Akın’ın “Yaşamın Kıyısında” filmininin afişini tasarlama şansını
elde ettim. Ardından “Beynelmilel” ve “Hokkabaz”
geldi. Ve sadece bu işi yapmak istediğimi o an anladım.