TED Meşale Dergisi Haziran 2012 14. Sayı | Page 34
buluşma yerleridir. Dış dünyayı, ilişkileri, toplumsallaşmayı öğrendikleri yerlerdir. Günümüzde çocuklar
öğrenim gördükleri ve zamanlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri eğitim mekanlarını da oyun sahası olarak kullanmaktadırlar. Mahalledeki okul, çevrili
duvarlarıyla hem hafta içi okul saati sonunda, hem
de hafta sonları çocukları sokaklardan “korumaktadır”. Diğer yandan kentlerin giderek büyümesi ile
okullar şehir dışlarına taşınmakta ve çocukların yollarda geçirdikleri zaman onların oyun zamanlarının
büyük bölümünü çalmaktadır. Hızlı kentleşme giderek daha kalabalıklaşmayı ve dolayısıyla güvensizliği
getirmektedir. Büyük şehirlerde çocukların sokakta
oynamalarının ana-babalar tarafından istenmeme
nedeni genellikle çevrede oynayacakları oyun alanının olmayışıdır (Kalish, Banco, Burke ve Lapidus,
2010). Ancak asıl neden ana-babanın çocuğun zarar görmesinden korkmasıdır; yabancıların varlığı,
trafik sorunları, kalabalık, inşaat alanları, çukurlar,
tehlikelerle dolu caddeler… Bu da çocukları daha
çok eve hapsetmeye neden olmaktadır. Evde tek
başına televizyon ya da bilgisayar aracılığıyla “toplumsallaşan” çocuk, akranlarıyla sosyal olarak etkileşime girmekten uzaklaşmakta, giderek daha fazla
bireyselleşmektedir. Wright’a göre çocuklar dışarıda
kumlukta oynayarak başkalarıyla işbirliği yapmayı
öğrenmek yerine, saatlerce yataklarında oturup GameBoy oynamaktadır, bu da çocukların oyununun
başkalarına daha az bağlı ve gitgide daha fazla yalıtılmış hale geldiğini göstermektedir. Eskiden hem
çocuklar hem de yetişkinler aynı oyunları oynuyorlar ve aynı boş zamanları paylaşıyorlardı. Teknolojik
ilerlemeler bizi sokaktan da, birbirimizden de uzaklaştırdığı gibi, kente sahip çıkma duygumuzu da köreltiyor. Daha yaşanılır, içinde nefes aldığımız, yeşil
alanlara ve serbest zaman etkinliklerini gerçekleştirebileceğimiz mekanlara kolaylıkla ulaşabileceğimiz
kentler kurmanın yolu “çocuklara dost” kavramını
benimsemekten geçiyor. Çocuğa dost olan bir kent,
içinde çocukların özgürce ve güvenle koşup oynayabildikleri alanları barındırır, bu da herkese daha
fazla özgürlük, güven ve barış getirir. Bu kadar basit!
Aman diyeyim iyi saklanın, kabuğunuzun içinden çıkmayın, çocuklarınızı da odaların içine gömün, ne olur
ne olmaz, yakalanırsanız ebe olursunuz, benden söylemesi…
KAYNAKÇA:
Artar, M.; Şener Demir, T. ve Çok, F. (1998). Ankara’da açık
alanlarda çocuk oyunları. Eğitim ve Bilim 22(107), 23-27.
Çok, F.; Artar, M.; Şener, T. ve Bağlı, M.T. (1997). Kentlerde
çağdaş çocuk oyunları. B.Onur (Yay. Haz.) Çocuk Kültürü: 1.
Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi Bildirileri içinde. Ankara: A.Ü.
Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları.
Kalish M. Banco L. Burke G. Lapidus G. (2010). Outdoor
play: A survey of parent’s perceptions of their child’s safety.
Journal of Trauma. 69(4):218-22.
Kimbro RT. Brooks-Gunn J. McLanahan S. (2011). Young
children in urban areas: links among neighborhood characteristics, weight status, outdoor play, and television watching.
Social Sciences of Medicine. 72 (5) : 668-76.
Özdemir, N. (1997) Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi Çocuk
oyunlarının Halkbilimi Açısından İncelenmesi I-II. Ankara: Hacettepe Üniv. SİBF, TDE Böl. (Yayımlanmamış Doktora Tezi)
Yılmaz S.,Bulut Z. (2007). Analysis of User’s Characteristics
of Three Different Playgrounds in Districts with Different Socio-Economical Conditions. Building and Environment, 42,
3455-3460.
32