TED Meşale Dergisi 29. Sayı | Page 16

TEKNOLOJİ A KAL D Y A Z U SİBER A BİLE A K R İ B BA L I K İnternetin hayatımızda kapladığı alanın her geçen gün arttığına tanıklık ediyoruz. Kendisinden önceki üç büyük endüstriyel sıçramaya (buhar makinesi, elektrikli seri üretim, dijital otomasyon) atıfla “Endüstri 4.0” olarak adlandırılan çağda artık “nesnelerin interneti” (internet of things) kavramıyla tanıştık. Daha önce üretim yöntemlerindeki değişiklikler kuşkusuz başka alanlarda da etkili olmuştu. Ancak internet ve onunla birlikte çeşitlenen teknolojiler hayatımızın her alanına yayıldı. Bununla kalmadı, dünyaya bakışımızı değiştirmekten, deyim yerindeyse yeni bir insan tipi yaratmaya kadar pek çok gelişmeyi beraberinde getirdi. Türkiye söz konusu olduğunda çok eskiye gitmeye bile gerek yok, 1980’lerde şehirlerarası telefon görüşmesi yapmak için günlerce sıra beklemek söz konusuydu. 1970’li yıllarda her evde bulunmayan televizyon, komşuluğa yeni bir anlam kazandırmıştı. İkinci televizyon kanalı 1986’da, özel televizyonlar 1989’da açıldı. Şimdi bunları söylemek şaka gibi gelebilir. İşte bunlara inanmakta zorlanacak, internet teknolojilerinin içine doğmuş yeni nesil için kullanılan bir kavram var: “Dijital Yerliler” 14 Amerikalı yazar Marc Prensky’nin 2001 yılında yayımlanan On the Horizon adlı kitabında ortaya attığı “dijital yerliler” ve “dijital göçmenler” (digital natives-digital immigrants) kavramları günümüz insanlarını teknolojiyle kurdukları bağ bakımından tanımlıyor. “Öğrencilerimiz radikal biçimde değişti. Bugünün öğrencileri artık bizim eğitim sistemimizin kendilerini eğitmek üzere tasarlandığı kişiler değil” saptamasıyla başladığı yazısında Prensky’nin Amerika Birleşik Devletleri’ni baz aldığını unutmamak gerek. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler dünyayı “küresel köy”e çevirdiği için, bir yerdeki, özellikle etki alanı geniş bir ülkedeki değişiklikler tüm gezegeni kısa sürede sarıyor. Bu yüzden sorun ABD ile sınırlı değil. Prensky, dijital teknolojilerle bebeklik çağında tanışmış, bu teknolojinin gereçlerini kullanmayı anadil edinimi sırasında öğrenmiş kuşak için “dijital yerliler” tanımını kullanıyor. Onların ebeveynleri ve öğretmenleri ise bu teknolojilerle daha ileri yaşlarında tanışmış, yeni teknoloji çağına önceki çağdan “göç etmiş” “dijital göçmenler”dir. Kavram ikilisi bir eğitim sorunu olarak ortaya çıkar. Yazarın dikkat çektiği soru dijital göçmenlerin dijital yerlilere eğitim verip veremeyeceğidir. Prensky’nin çözümü eğitimi dijital yerlilerin yatkın olduğu enstrümanlara göre şekillendirmek; öğretmeni, müfredatı yok etmek değilse bile klasik veya modern eğitime oranla etkisini azaltmaktır. Yazara göre dijital çağdan önce doğup yetişmiş öğretmenler dijital yerlilerin dünyasını tanımıyordu. Ders işleme biçimleri onları öğrenmeye veya ders saatinde konsantrasyonlarını toplamaya motive etmemektedir. Çünkü dijital yerlilerin alışkanlıkları bilgisayar, cep telefonu ve tabletlerin sunduğu imkanlarla şekillenmiştir. Buna paralel olarak sosyal ağların sunduğu “kendini ifade etme” özgürlüğü dijital yerlilerin en belirleyici özelliğidir. Eğitim söz konusu olduğunda sınıfta baskın karakterin öğretmen olması dijital yerliler için önemli bir sorun teşkil eder. Daha önce Y kuşağı, Z kuşağı gibi sınıflandırmalar yapılmıştı. Bu kuşaklara ait belirleyici özellikler sıralanmıştı. Ancak Marc Prensky’nin ortaya koyduğu kuşak tanımı önceki kuşaklardan bir kopuşu dile getiriyor. Prensky, söz konusu kuşağın yeni teknolojiyle yetişen ilk kuşak olduğunu vurgulayarak dijital yerlilerle dijital göçmenler arasında bir “dil farkı” olduğunu söylüyor. Bunun çözümü için uzmanlık alanı olan eğitimden örnekler veriyor. Prensky, dijital yerlilerin eğitimi konusunu yöntem ve içerik olarak iki başlık altında inceliyor. Eğitimcilerin dijital yerlilerin dilini ve yaşam tarzını öğrenmek zorunda olduğunu belirten yazar, yöntemin klasik usulde olduğu gibi öğretmenin bilgi aktarması şeklinde değil, aynı konuyu daha hızlı, parça parça ve konuyla ilgisiz görünen farklı alanlardan yardım alarak işlemesi gerektiğini ifade ediyor. Eğitimin içeriği konusunda “miras” ve “gelecek” 15