TED Meşale Dergisi 27. Sayı | Page 50

1983 yılından itibaren Spartathlon adı altında düzenlenmeye başlanan 246 km’lik bu yarışta Kouros’un amacı Yunan atletler arasında en hızlı koşucu olmaktır. Evdeki hesap çarşıya uymaz(!). Kouros inanılmaz bir şekilde, ilk defa katıldığı ultramaraton yarışında 100. km’yi tahminlerden iki saat hızlı geçer. İmkânsızı başarır ve yarışı 21 saat 53 dakika gibi inanılmaz bir sürede, en yakın rakibinin neredeyse 3 saat önünde tamamlayarak birinci olur. Yarışı o kadar erken bitirmiştir ki varış çizgisi hakemlerini o uyandırmıştır. Herkes hile yaptığını düşünür. Hatta bir gazeteci yalan haber yaparak Kouros’u motora binerken gördüğünü yazar. Rakipleri de Kouros’un bu hızda koşacak tecrübede olmadığını söyler. Aslında çok da haksız değildirler, maratondan daha uzun bir yarışta koşmamış birinin dünyanın en iyileriyle alay edercesine farklı bir şekilde kazanması, pek de akla mantığa sığan bir durum değildir. Yine de Kouros’a birincilik madalyasını yarıştan çok uzun süre sonra verirler. 1985 yılında bir dergiye yazdığı makalede hile yapmakla suçlanmasını kendisi için bir onur olarak nitelendirir. Ama Kouros kendini gerçek anlamda, 1984 yılında New York’ta yapılan 6 gün yarışlarında kanıtlar. Kouros’un amacı sadece ilk gün koşarak 24 saat dünya rekorunu kırmak ve yarışı bırakmaktır. Dünya rekoruna çok yaklaşır ama kıramaz. Bu durum karşısında bırakmayı düşünür ama ona 48 saat dünya rekorunu kırabileceğini söyleyen iç sesini dinler ve yarışa devam etmeye karar verir. İnanılmaz bir mesafe olan 429 km’yi 48 saat sonunda koşar ve bu alandaki dünya rekorunu ele geçirir. Bu sonuç, organizatörleri ve rakipleri dahil herkesi afallatırken, ilk iki gün bu kadar yüksek tempoyla koşup kalan 4 günü de koşabileceğine kimse ihtimal vermez. 24 saat planladığı için yarışa tek ayakkabı ile gelen Kouros’un durumu iki gün sonunda biraz kötüdür. Ayakları parçalanmış ve kan revan içindedir. Fakat onu bedeni bile durduramaz. Yarışın kalan dört gününü de koşmaya kararlıdır. 6 gün boyunca toplam 1022 km koşar. Aynı yarış içinde tam 16 farklı dünya rekoru kırarak gerçek bir ultramaraton efsanesine dönüşür. Klasik ultramaraton yarışları, Kouros’un standartlarının altındadır artık. Hedefini daha büyüten Kouros, 1985 yılında Avusturalya’da koşulan 1060 km’lik Sydney – Melbourne yarışına katılır. Yarışı 5 gün, 14 saat ve 47 dakikada koşup kazanır ve yarışın tamamında sadece 6 saat uyur. Bir sonraki yıl organizatörler yarışa heyecan getirmek için Kouros dışındaki yarışmacıları ondan 12 saat önce başlatırlar ama bu avans diğer sporcuların özgüvenini kırmaktan başka işe yaramaz. Çünkü kazanan yine değişmez. 48 Spor malzemeleri teknolojileri, özel besinler ve bilimsel antrenmanlar arasında boğulduğumuz bu yıllarda, Kouros gibi bir “insanüstü” koşucudan çok karmaşık ve gizemli “sırlar” beklesek de kendi ağzından duyduğumuz açıklama aslında gayet basit ve net: “Başkaları yorulunca dururken ben devam ederim. Vücudumu karşıma alır ve aslında yorulmadığını anlatırım, o da beni dinler.” 1990 yılında Yunan devletinin kendisini destekleme konusundaki isteksizliği nedeniyle, on yıl boyunca kaldığı Avustralya’ya göç etmiştir. 2000 yılında döndüğü ülkesinde büyük başarılarla koşmaya devam etti. 2005 yılında, 51 yaşında, 21 yıl önce kendisinin kırdığı dünya rekorunu çarpıcı bir dayanaklılık performansı ile aşması dikkat çekicidir! Yiannis bunu şöyle açıklar: “Yaşını almış olmak, ultra maraton için daha iyidir, çünkü zihinsel deneyim fiziksel hızdan daha önemlidir.” B en bana ilham v ermesi i ç in doğaya , müziğe v e sanata bakarım ! Kouros tüm hayatını koşuya adamış gibi gözükse de müzik, edebiyat ve resim alanlarında da hatırı sayılır sayıda ve nitelikte eser ortaya koymuştur. Yiannis’in hayat felsefesi ve yaratıcılığı bu alanlarda da kendini çarpıcı şekilde göstermiştir. Özellikle Yinannis’in olağanüstü yazma yeteneğinden bahsetmeden geçmek olmaz. • • Bizans ve Avrupa müziği üzerine çalıştı. • Tüm şarkı sözlerini kendisinin yazdığı 4 plak kaydı mevcut. • Edebiyat alanında yüksek lisans derecesi var. • “Yüzyılın 6 Günü” otobiyografik kitabı dünya çapında ilgi çekmiştir. (Kitap 1984’te New York’ta katıldığı 6 günlük yarışta kazandığı dünya rekorlarını, gözlemlerini ve deneyimlerini anlatmaktadır. Ultra koşmayı seven herkesin kesinlikle okuması gereken bir kitap) • 30 yıllık koşu hayatı boyunca, Kouros her yıl üç ayını dinlenmeye ayırmıştır. Bu süreçlerde zamanının bir kısmını evini yenilemeye, büyük kısmını ise müzik yapmaya ve sanat aktiviteleri ile uğraşmaya ayırmıştır. • 1991 tarihli “Maratonun Tarihi: Bir Kahramanın Yolculuğu” (The Story of the Marathon: A Hero’s Journey) isimli filmde Pheidippides’i canlandırmıştır. Efsane Kouros’un hayatı aslında hepimize güzel bir ders sunuyor: kendi yeteneğine inanmak, çok çalışmak, zorluklar karşısında pes etmemek ve hedefinize ulaşmak için kendinizi zorlamaya devam etmek. 12 yaşında şiir yazmaya başladı. Binden fazla şiiri mevcut ve bunların çoğunu “Symblegmata” kitabında topladı. 49