KÜLTÜR - SANAT
Güneşsiz günlerin insanın duygu
durumunu olumsuz etkilediği bilimsel
bir gerçek. Danimarka da coğrafi
konumu nedeniyle soğuk ve kasvetli
bir iklime sahip. Ama ülkenin yılın 350
günü yağışlı ve kapalı olan havası,
Danimarkalıları zorluklar içinde mutluluk
formülleri aramaya itmişe benziyor.
İşte, anlatacağımız “hygge felsefesi”
Danimarkalılara göre bu formüllerin
başında geliyor.
O lm a n ın
M u tl u ve H u zu rl u
En Sa m im i H a li
Fe ls e fe si
Birleşmiş Milletler, bireylerin ve toplumların
ana gayelerinin “mutluluk ve sağlıklı
olmak” olduğunu, yaptığı araştırmalarla
kamuoyuna deklare etti. Danimarka, yapılan
bu araştırmalara göre en mutlu insanların
yaşadığı ülke. Öyle ki Danimarka, seçimlere
katılımın çok yüksek olduğu, insanların
yüksek vergi ödemekten mutlu olduğu
64
bir ülke. Yol ne kadar boş olursa olsun
kırmızı ışıkta beklemeleri ve kapılarını
kilitlememeleri de cabası. Cömert, saygılı
ve de özgürlükçü bir toplum olan Danların,
bu kadar mutlu olmasını refah seviyelerinin
yüksek olmasıyla bağdaştırabilirsiniz. Evet,
ama onların mutluluğunda rol oynayan
önemli bir öge daha var: Hygge felsefesi.
Hygge, Danimarka’nın uzun kış
gecelerinde mum ışığında yenen sıcak
yemekler ve sohbetler eşliğinde ortaya
çıkmış bir kavram. Ne Türkçede ne de
başka bir dilde tam karşılığı olmayan
hygge (okunuşu hûûga) kavramını
“sevdiklerinizle zaman geçirme
durumu”, “samimi ortamlar yaratma
sanatı”, “dertten, tasadan ve sinir
bozucu şeylerden uzaklaşma durumu”
ve “hayatın basit nimetlerinden keyif
alarak sıcak, rahat ve samimi bir yaşam
sürmek” olarak anlatabiliriz. Aslında
hygge için felsefeden daha çok,
olumlamaya dayalı bir yaşam tarzı/
kolektif bir ruh hali demek de yanlış
olmaz.
Danlar, sevdiklerinizle ya da tek başınıza
evinizde yaptığınız, size mutluluk ve
huzur veren her şeyi hygge kavramı
içine dahil ediyorlar. Evde mutlu olmayı
bir eylem olarak değil, bir felsefe olarak
görüyorlar. Sımsıcak bir ortamda
kovuğunuza çekilmek, sadece istediğiniz
şeylerle uğraşıp tatlı bir keyif almak...
Danimarkalılara göre hygge’ya ulaşmak
hiç de zor değil. Hayatınızdaki bazı
alışkanlıkları değiştirerek ve basit
uygulamalarla yaşamınıza hygge’yı
sokabilirsiniz. Bu, mum ışığında
sevdiklerinizle yiyeceğiniz güzel bir
yemek, aileniz veya dostlarınızla
geçireceğiniz keyifli bir ortam, bir
demlik çay veya sımsıcak bir battaniye
altında izlenen bir film olabilir. Zaman
içinde bir yaşam felsefesine dönüşen;
huzuru, samimiyeti, sakinliği ve rahatlığı
esas alan bu felsefe, kendinizi daha
iyi hissetmenizi sağlayacak küçük
mutluluklar sayesinde farkındalığınızı
artırmanızı amaçlıyor. Aslında bu küçük
şeylerden hepimiz mutluluk duyuyoruz,
örneğin odun sobası başında ısınarak
kestane yemek, dostlarımızla parklarda/
kırlarda yaptığımız hoş sohbetler ve
kendimizi şımarttığımız tatlılar… Fakat
hygge felsefesinin en önemli noktası, bu
mutluluğu daimi kılmak için kararlı olmak
ve hayatımızın her anına sokabilmek.
65