TED Meşale Dergisi 24. Sayı | Page 51

Orta enlem kuşağında yer alan Türkiye, konumunun ve coğrafyasının yarattığı farklı iklim koşulları nedeniyle binlerce canlı türüne ev sahipliği yapmakta; mikro klima ortamlarının yarattığı habitatlar, tür zenginliğini daha da artırmaktadır. Anadolu Yarımadası, üç kıta arasında doğal bir köprü işlevi görmesinden dolayı buzul çağlarında birçok canlı türü için önemli bir sığınak olmuştur. Ülkemizde biyoçeşitliliğin yüksek olmasının sebeplerinden birisi de budur. Anadolu’da birçok büyük yırtıcı memeli türü de yaşamış; bugün belgesellerde hayranlıkla izlediğimiz pek çok hayvan bu toprakların sakini olmuştur. Çoğu insan için inanması zor ama 19. yüzyılın sonlarına kadar Asya çitası ve Asya aslanı, 1970’lere kadar da Hazar kaplanı coğrafyamızda yaşamıştır. Yine büyük türlerden olan bozayının hatırı sayılı bir popülasyonu bulunuyor. Çizgili sırtlan ise ender olarak görülse de varlığını hala sürdürüyor ve korunması için yoğun çaba harcanıyor. Orta büyüklükteki kedigillerden karakulak, saz kedisi ve vaşak, ülkemizde çeşitli bölgelerde gözlemlenmekle beraber ciddi tehlike altındaki türler arasındalar. Bu yazının konusu olan Anadolu leoparı için tutulan en son kayıt ise bilinenin aksine oldukça yakın bir zamana ait. Leoparlar, diğer adıyla parslar; aslanların, kaplanların ve jaguarların da dâhil olduğu büyük kediler grubuna girer. Büyük kedilerin en büyük ayırt edici özelliklerinden biri de kükreme yetenekleridir. İran’dan Endonezya’ya, Hindistan’dan Afrika’ya kadar geniş bir dağılım alanı gösteren leoparların kuyruklarıyla beraber boyları ortalama olarak 210 ve 250 cm arasında, ağırlıkları ise 50 ile 90 kg arasında değişmektedir. Postu açık sarı olup, sırt ve yan taraflarında siyah halka şeklinde benekler bulunur. Çok çevik bir canlı olan leoparlar gece avcılarıdır. Besin yelpazeleri oldukça geniştir ve bu yelpaze yaşadığı habitatta bulunan hayvanlara göre değişir. Genel olarak yaban koyunu, yaban keçisi, kızıl geyik, alageyik, karaca, yaban domuzu, ceylan, küçük memeliler, kuşlar ve hatta sürüngenlerle beslenir. Pek çok leopar türünde gözlenen en önemli özellik ise köpek etini çok sevmeleridir. Farklı habitatlarda yaşayabilirler. İğne yapraklı ve geniş yapraklı ormanlarda, çalılıklar ve maki ile örtülü sarp kayalık arazilerde; bitki örtüsü bakımından fakir, kuru, sarp dağlarda, büyük ve derin vadilerde yaşarlar. Deniz seviyesinden 3200 m yüksekte yaşayan türleri vardır. Çok dayanıklıdırlar; erkek leoparlar eş bulabilmek için yüzlerce kilometre yol gidebilir. Leopar, Anadolu’nun pek çok kadim kültüründe de kendine yer edinmiş bir canlı. İzlerine ilk olarak Göbeklitepe yüksek kabartmalarında rastladığımız leoparın kültürel imgesi, Çatalhöyük’te oldukça önemli bir noktaya ulaşır. Çatalhöyük evlerinin duvar resimlerinde oldukça sık karşılaşılan leopar çizimleri, tarih öncesi atalarımızın bu büyük kediye verdiği önemi gösterir. Hatta Çatalhöyük kazı başkanı İngiliz Profesör Ian Hodder, Anadolu leoparının tasvirlerinden etkilenerek Çatalhöyük ile ilgili ilk kitabına Leoparın Öyküsü ismini vermiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu’ya gelen Charles gezginlerin günlüklerinde, zenginliğinden ve özellikle bahsedilir. son dönemlerinde Texier gibi yabancı Anadolu faunasının de leopardan sıkça 49