TED Meşale Dergisi 23. sayı | Page 32

KÜLTÜR - SANAT

S A N E Ğ İ B U L

Uluslararası Müzeler Konseyi ( International Council of Museums-ICOM ), müze kavramını , “ Uygarlık tarihine ait her türlü objenin , bilimsel kurallar altında sergilenerek , halkın beğeni ve kültürel birikimini zenginleştiren , araştırmacıların çalışmalarını kolaylaştırıcı ve geliştirici tarihî verilerin gelecek kuşaklara aktarıldığı mekânlar ” olarak tanımlar . İnsanlığın uzun geçmişine kıyasla oldukça kısa bir tarihçeye sahip müzeler , ortaya çıkan ilk örneklerden beri sürekli değişim , dönüşüm halindedir . Tarihi , Fransız İhtilali sırasında isyancıların krallığı temsil eden Louvre Sarayı ’ nı ele geçirip buranın artık kamu malı olduğunu ilan etmesiyle başlatılabilecek müzecilik , 18 . yüzyıldan itibaren Avrupa ’ da hızla yayılır . 19 . yüzyıl ise “ müze çağı ” olarak adlandırılacak kadar geniş çaplı gelişmelere sahne olur . İngiltere , Fransa , Hollanda gibi ülkeler başta olmak üzere , Asya ve Afrika ’ da sömürgeleri bulunan Batılı devletler bu topraklardan getirdikleri arkeolojik eserleri sergilemeye başlar . Bu anlayıştaki müzeciliğin altında “ dünyaya egemen olan güç ” mesajı da yatmaktadır .
Türkiye ’ de müzecilik çok yönlü bir kültür insanı olan Osman Hamdi Bey ’ in girişimleriyle başlar . 1869 yılında Müze-i Hümayun adıyla kurulan , bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak hizmet veren kompleksin başına 1881 yılında atanan Osman Hamdi Bey , kısa zamanda dünyadaki örneklerden geri kalmayan bir müze oluşturur . Cumhuriyet döneminde ise Devlet Resim ve Heykel Müzelerinin bürokrasi tarafından teşvikiyle müzecilikte gelişme kaydedilir .
Ülkemizde son dönemde açılan pek çok önemli müzenin kuruluşunda ve tasarımında imzası bulunan ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof . Dr . Ayşen Savaş bir röportajında iyi bir müzeden beklenenleri şöyle dile getirir : “ Müze için olmazsa olmazlardan birisi koleksiyondur . Müze ve özellikle müze sergi mekânları bir buzdağının tepesi gibidir . Müzenin bir bilim kuruluşu olabilmesi için yüzeyde görünen tabakanın altında çok derinlere inen bir arşiv ve koleksiyon olması gerekir . Sadece yüzeysel , göz alıcı sergilerle , hediye dükkânları ve lokantalarla iyi bir müze yaratamazsınız . Kimsenin uğramadığı bir yerde sadece eserleri korumak için açılan müzeler de tam olarak işlevini yerine getiremez .” Müzelerin gösterime dayalı kurumlar olmaktan çıkıp birer kültür ve eğitim yuvasına dönüşmesi fikri 20 . yüzyıl ortalarından itibaren dünyada yaygınlaşmıştır . İyi bir müzenin referans kütüphanesine sahip olması fikrinden hareketle , gerek Türkiye ’ de gerekse dünyada müze kütüphanelerinin üniversite kütüphaneleriyle yarışır ölçüde kitap satın aldığı görülür . Ayrıca müzelerde çeşitli yaş grupları ve ilgi alanlarına yönelik eğitim seminerleri düzenlenir .

M E K M Ü Z

32