TED Meşale Dergisi 23. sayı | Page 11

19 . yüzyıla gelene kadar postanın devlet tekelinde olduğu , yalnızca resmi evrakın posta sayıldığı görülür . Bu durum , devletlerin kişiler arası haberleşmeye uyguladığı bir sansür olarak değerlendirilmemelidir . Günümüzden çok uzak gibi görünse de yalnızca iki yüzyıl içinde dünyanın geçirdiği büyük değişimden önce yurttaşlar arasında bir haberleşme ihtiyacından söz edilemez . Çünkü birbirinden farklı kültürel kodlardan gelseler de Doğu dünyasında da Batı dünyasında da sosyal yaşam “ toplum ” ( Alm . Gesellschaft , İng . Society ) değil , “ topluluk ” ( Alm . Gemeinschaft , İng . Community ) kavramıyla açıklanabiliyordu . Alman sosyolog Ferdinand Tönnies ’ in geliştirdiği bu kavram ikilisi , klasik dönem insanıyla modern dönem insanını ayırmak için de referans noktası kabul edildi . “ Topluluk ” tipi toplum yapısında , tarıma veya askerliğe dayalı ekonomiler söz konusudur . İnsanlar doğdukları yerden ayrılmadan hayatlarını aynı dar coğrafi alanda geçirir ve burada ölür . Bu topluluğun üyeleri büyük oranda akrabadır ve toplumsal iş bölümü gündelik hayatın değişmez bir parçasıdır . Bu bilgiler ışığında şehirleşme öncesi dönemde insanların uzak mesafelerde tanıdıklarının olması ve onlarla iletişime geçme ihtiyacı ihtimal dışıdır . “ Şehirleşme ” olgusu Avrupa ile Doğu dünyasında farklı süreçlerden geçerek gelişse de olgunun ortaya çıkmasıyla üretim ilişkileri köklü değişime uğrar . Bu süreçte gerçekleşen Sanayi Devrimi üretim ilişkilerini derinden etkiler . Büyük şehirlerde yaygınlaşan fabrikalarla birlikte insanlar doğdukları yerlerden ayrılıp başka bölgelere yerleşmeye başlar . Aynı dönemde çeşitli nedenlerle başlayan savaşlar da büyük nüfus hareketliliğine yol açar . Artık , insanların uzaklarda haber iletmek istedikleri ve haber bekledikleri yakınları vardır .
19 . yüzyıldan itibaren posta ağlarından yurttaşların da yararlanması fikriyle birlikte dünya genelinde birbirinden uzak bireyler arasında gönderim yapılmasını sağlayan bir sistemin temelleri atılır . Sanayi Devrimi ’ nin başladığı yer olması nedeniyle o dönemdeki birçok gelişme gibi posta taşımacılığının da şekillendiği ülke İngiltere olur . Örneğin gönderilerin ücretlendirilmesine ilişkin ilk fikirler Sir Rowland Hill ’ in 1837 tarihli “ Posta Reformu : Önemi ve Uygulanabilirliği ” ( Post Office Reform : Its Importance and Practicability ) adlı kitabında yer alır . Hill , ağırlığı 15 gramın altında olan gönderilerin , İngiltere içinde mesafe gözetmeksizin 1 penny ile ücretlendirilmesini , ödemenin gönderici tarafından yapılmasını ve bedelin tahsil edildiğini belirten bir kâğıdın gönderinin üzerine yapıştırılmasını önerir . 3 yıl sonra ise İngiltere ’ de , dünya üzerindeki ilk pul basılır . 1 Mayıs 1840 ’ ta tedavüle çıkan , siyah zemin üzerinde Kraliçe Victoria ’ nın portresinin yer aldığı pul , fiyatı ve renginden dolayı “ Penny Black ” ( Kara Penny ) adıyla anılır . Türkiye ’ de ilk posta pulu , Sultan Abdülaziz döneminde , 1 Ocak 1863 tarihinde tedavüle çıkar . Bugün dünyadaki en yaygın hobilerden sayılan pul koleksiyonculuğu da aşağı yukarı aynı tarihlerde başlar . Evrensel bir terminolojisi ve milyonlarca tutkunu olan pulculuk , posta sektörünün gelişmesiyle doğru orantılı olarak gelişti . Kökeninde ise bir posta gönderisinin ücretinin ödendiğine ilişkin “ makbuz ” un icadı yatar .
11