TED Meşale Dergisi 23. sayı | Page 10

TARİH
İster devasa bir gökdelende , ister mütevazı bir apartman katında , isterse bahçe içinde küçük bir ev olsun , her konutta mutlaka bulunan bir donatıdır posta kutusu ...
Son dönemde içine mektuplar veya kartpostallar yerine tanıtıcı broşürler , reklamlar , faturalar atılsa da 20 . yüzyılın en yaygın iletişim aracına , yani mektuba ev sahipliği yapan , her gün büyük heyecanla kilidi açılan bir nesneydi bugün hayatımızdaki işlevi daralan bu küçük nesneler . Günümüzde bilgisayarlar , akıllı telefonlar , tabletler sayesinde mesafe tanımadan anlık haberleşme olanağına sahibiz . Küçücük bir sinyal sesiyle cebimizden çıkardığımız telefon , bir tıkla açtığımız e-posta , kuşkusuz gündelik hayatı kolaylaştıran bir nitelik taşıyor . Mektup ise bugün yalnızca nostaljik bir ürüne dönüştü . Peki neydi mektubu bir dönem bu kadar önemli kılan ? Posta zarflarının yurt içi ve yurt dışında dolaşmaya başladığı 19 . yüzyıldan önce insanlar nasıl haberleşiyordu ? Birbirine bağlı bu soruları yanıtlamak için tarihte kısa bir yolculuğa çıkmak gerekiyor .
İlk mektup örneklerine yazıyı bulan Sümerlerde rastlanır . Babil hükümdarı Hammurabi ’ nin diğer devlet yöneticilerine gönderdiği mektuplar da tarihin ilk askerî ve siyasi yazışmaları sayılır . Ayrıca Asya ile Avrupa arasında yürütülen yoğun ticari faaliyetlerde büyük pay sahibi olan Hitit ve Asurlara ait yazışmalar en eski mektuplar arasında yer alır . İlk düzenli posta teşkilatını kuran ise Perslerdir . Satraplık adı verilen 12 geniş eyalete bölünerek yönetilen Pers İmparatorluğu , satraplıkların kendi arasında ve satraplıklar ile yönetim merkezi arasında düzenli bilgi akışını sağlamak üzere o güne kadar görülmemiş bir örgütlenmeyi gerçekleştirir . Bu düzenin benzeri , yine çok geniş topraklara hükmeden Roma İmparatorluğu ’ nda da görülecek ve “ Cursus publicus ” adıyla sosyal bilimler literatüründeki yerini alacaktır .
10