TED Meşale Dergisi 21. sayı | Page 35

kız ve erkek öğrencilere sunulacak fırsat eşitliğinin temelini onlara yönelik eşit yaklaşım oluşturacaktır. Her öğrenciye eşit muamele yapılması ve bunun bir süreç olarak tüm eğitim kademelerine taşınması oldukça önemlidir. Bir diğer önemli nokta ise, okullarda öğretmenlerin ve yöneticilerin kullandıkları dildir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dil kullanımı, kız ve erkek öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliğine sahip olmalarının temel koşulu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir cinsi diğerine üstün ya da aşağı gören bir dil kullanımı, eğitim ortamlarında fırsat eşitliğinin önünde büyük bir engel oluşturarak, ayrımcı dile maruz kalan grubun eğitim ortamlarından uzaklaşmasına sebep olabilmektedir. Kız ve erkek öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliğini tam anlamıyla yakalayabilmeleri için ayrım gözetilmeksizin kişisel becerilerini geliştirmelerine, kalıplaşmış yargılarla çizilmiş sınırlamalar olmaksızın seçimler yapmalarına destek olmak gereklidir. Örneğin, ilgisi ve yeteneği doğrultusunda erkek öğrencilerin hemşirelik mesleğine; kız öğrencilerin inşaat mühendisliğine yönlendirilmeleri eğitim sistemimizin içerisinde normal bir durum olarak kabul görmeli ve hatta teşvik edilmelidir. Kalıplaşmış yargılarla düşünerek erkek ve kız çocuklar için sınırları baştan çizilmiş mesleklerin dayatılması gelecek bir kuşağın sevmedikleri ve mutsuz oldukları işleri yapmalarını da beraberinde getirebilecektir. Kız ve erkek öğrenciler için eğitimde fırsat eşitliği eğitim ortamlarına erişim ile başlamakta olsa da bir süreç olarak daha genel çerçevede değerlendirilmelidir. Şöyle ki, eğitime erişim ile kastedilen, kız ve erkek çocukların okullara kayıt oranlarına ve düzenli devam etmelerine ilişkin sayısal verilerdir. Bu durum fırsat eşitliğinin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Özellikle Türkiye’de Haydi Kızlar Okula, Baba Beni Okula Gönder, Kardelenler-Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları, Anne-Kız Okuldayız, Kız Çocuklarının Okullaşmasına Destek Kampanyası, Eğitime %100 Destek vb projelerle kız ve erkek öğrencilerin eğitime erişimleri yönünde ciddi atılımlar sağlanmıştır. UNESCO’nun Herkes İçin Eğitim 2015 raporunda da Türkiye’den başarılı uygulamalara sahip bir ülke olarak bahsedilmiştir. Ancak, yukarıda bahsettiğimiz gibi eğitim ortamlarının bizzat içerisinde yaşanan ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini oluşturan durumlar ortadan kaldırılmadıkça kız ve erkek öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliğini yakalamaları mümkün gözükmemektedir. Bu sebeple toplumsal cinsiyet duyarlılığının okul öncesi eğitimden yükseköğrenime kadar, altyapının planlanmasından öğretmenlerin 35 yetiştirilmesine kadar eğitimin her aşamasına entegre edilmesi gerekmektedir. Bu noktada, eğitimi bir süreç olarak ele alarak, toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi için hazırlanan ve halen uygulamada olan bir projeden söz etmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından ortaklaşa finanse edilen ve Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda yürütülen “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” (ETCEP) ile eğitim sisteminin tüm bileşenlerine, toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının yerleştirilmesi amaçlanmıştır. Bunu gerçekleştirebilmek için, eğitimin yapı taşları olan öğretmenlerin ve tüm eğitim camiasının, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki duyarlılıklarının artırılması hedeflenmiştir. Bu şekilde öğretmenlerimizle birlikte, okul öncesi kız ve erkek çocuklarımız başta olmak üzere, tüm öğrenciler ve onların aileleri de eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna daha çok eğilmiş olacaklardır. Proje, 10 pilot ilden (Batman, Erzurum, İzmir, Karaman, Malatya, Mardin, Samsun, Şanlıurfa, Sivas ve Trabzon) seçilen 40 pilot okulda yapılan durum değerlendirmesi ile başlamıştır. Proje kapsamında eğitim ortamlarında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitim almış 40 rehber öğretmen, toplamda 2.000 eğitimcinin ve idari personelin eğitimini sağlayacak ve konuyla ilgili okullarda kullanılmak üzere kalıcı bir kılavuz hazırlanacaktır. Geliştirilecek Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sertifika Programı ile pilot illerde toplam 200 eğitimci eğitilerek onlar aracılığı ile 60.000 öğretmen toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilgilendirilecektir. Yine bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı’nda oluşturulacak Revizyon Komisyonu yardımıyla, 80 ders kitabı toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla gözden geçirilerek, önyargı unsuru barındıran öğeler belirlenecektir. Ayrıca 10 il başta olmak üzere öğrencilerin, öğretmenlerin ve ebeveynlerin eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki farkındalıklarını artırıcı bir iletişim kampanyası yürütülecektir. Özetle, eğitimde fırsat eşitliği sadece kız öğrencileri değil kız ve erkek bütün öğrencilerin eğitim süreci içerisindeki ve sonrasındaki deneyimlerini etkilemektedir. Bu yüzden kız ve erkek öğrencilerin öğrenme ihtiyaçları bir bütün olarak düşünülmeli, öğretmenler ve öğrenciler arasındaki dinamikler ve güç ilişkilerinde cinsiyet faktörü detaylı olarak incelenmelidir. Çünkü eğitimcilerin kullandıkları dil ve söylemler, değer ve tutumları, beklenti ve davranışları kız ve erkek öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliğine sahip olabilmelerinde önemli bir role sahiptir.