Günümüze kadar gelen süreç ele alındığında
bisiklet fikri, ilk olarak 1791 yılında Sivrao
Kontu Sivrac tarafından ortaya atıldı. Oyuncak
icat etme meraklısı olan Fransız asilzade, bir
tahta çubuğun önüne ve arkasına tekerlekler
yerleştirerek kendine yeni bir oyuncak
tasarladı. Celerifere adını verdiği bu garip araç,
ayak hareketleriyle ilerliyor; aracı hareket
ettirmek için yerden destek alınıyordu.
Çok değil, bundan sadece 25 yıl sonra bu
araç, 1816’da Nicéphore Niépce ve 1817’de
Alman Baron Karl von Drais tarafından küçük
dokunuşlarla geliştirildi. Ortadaki tahta çubuk
üzerine ekledikleri sele ve gidon ile sürüş daha
konforlu hale geldi. Drais’in Paris’te sergilediği
aracı epey ilgi gördü. Önceleri Laufmaschine,
yani koşu makinesi olarak adlandırdığı icadı
zaman içinde Draisienne, yani eğlence atı
adını aldı; İngiltere’de ve Almanya’da bu isimle
yaygınlaştı.
Bisiklet fikrinin ünü kıtaları aşıyor, her yaratıcı zihin bu garip araç üzerinde fikirler geliştiriyordu. Bunlardan biri de İskoçyalı bir demir
ustası Kirkpatrick Macmillan idi. Leonardo da
Vinci’nin çizimlerinden hareketle yaptığı bu
araçtaki pedallar ileri-geri çalışıyor, birleştirme çubukları arka tekere hareket veriyordu.
Bisiklet tarihi açısından önemli b \