SINAİ 8 | Page 51

51 SINAİ
MAKALE kişiye kadar düştü . Ege adalarına geçmeye çalışırken boğularak ölenlerin sayısı da yılın ilk üç ayındaki 366 kişiden , mayıs-temmuz döneminde 7 kişiye indi .
Türkiye ’ den Yunanistan ’ a geçişlerin kontrol altına alınmasına karşın , uzlaşının diğer unsurlarında beklenen ivme sağlanamadı . Türkiye ’ de kamuoyunun da heyecanla beklediği vize serbestliği , nisan ayında yapılan reformlara karşın , 72 kriterden 7 ’ sinin karşılanmaması nedeniyle henüz gerçekleşemedi .
Müzakere süreci ve AB kriterleri
Mülteci konusundaki işbirliği sürecinin canlandırdığı Türkiye-AB müzakerelerinde , Aralık 2015 ve Haziran 2016 ’ da iki yeni fasıl -ekonomik ve parasal politika ve mali ve bütçesel hükümler- açıldı . Ancak siyasi blokajlar devam etti ve Kıbrıs konusunda çözüm sağlanamaması bloke edilen fasılların açılamamasına ve hiçbir faslın geçici olarak kapatılamamasına yol açtı . Yani müzakere sürecinde tıkanıklık aşılamadı .
Türkiye ’ de 15 Temmuz darbe girişimi ile karşı karşıya kalan hükümete , AB ’ nin yeterli desteği göstermemesi , hükümet çevrelerinde AB ’ nin imajı , Türkiye açısından anlamı ve değeri hususunda soru işaretlerine neden oldu . Darbe girişimi sonrasında olağanüstü hal ilan edilmesi ve kamu görevlerinden yüz binlerce kişinin uzaklaştırılması , tutuklamalar , medya kuruluşlarının kapatılması , şirketlere ve belediyelere kayyum atanması gibi önlemlere AB ’ nin temkinli yaklaşması , Türkiye ’ de hukukun üstünlüğü ve özgürlükler alanındaki geriye gidişin eleştirilmesi , Türkiye-AB ilişkilerinde zor bir dönemi beraberinde getirdi . Türkiye ’ nin karşı karşıya olduğu zorluklar , AB tarafından yeterince anlaşılamadı ve hükümetçe alınan önlemler yeterli desteği bulamadı .
9 Kasım 2016 ’ da yayımlanan Türkiye İlerleme Raporu , Türkiye ’ de hukukun üstünlüğü , ifade özgürlüğü , toplanma ve örgütlenme özgürlüğü , kamu hizmetleri , ekonomi ve iş ortamı alanlarında geriye gidiş olduğunu belirterek , Türkiye ’ nin AB değerlerinden uzaklaşmasına dikkat çekiyordu . Ardından Türkiye ’ de basına yönelik operasyonların devam etmesi , dokunulmazlıkları kaldırılmış olan milletvekillerinin tutuklanması ile AB ’ de Türkiye ’ ye yönelik eleştiriler daha da yükseldi . AB halklarını temsil eden Avrupa Parlamentosu , tüm siyasi grupların ortak görüşü ile Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak askıya alınmasını öneren bir karar aldı . AP kararı , Türkiye tarafından tepkiyle karşılanırken , Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer yetkililer AB ’ nin Türkiye ’ ye yönelik tutumunu ve üç terör örgütü ile mücadele eden Türkiye ’ ye destek olmamasını gündeme getirdi ve AB ile müzakerelerin devamı konusunun bir referandum ile halka sorulabileceği ifade edildi .
İlişkilerde gerilim artarken , aralık ayı AB Konseyi Zirvesi öncesinde Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz müzakerelerin askıya alınması önerisini gündeme taşıdı . Zirve öncesinde yapılan Genel İşler Konseyi toplantısında , Avusturya ’ nın talebi kabul edilmedi ve müzakerelerin askıya alınması kararı çıkmadı . Ancak sonuç bildirisinde müzakerelerde yeni fasılların açılmasının düşünülmediği de belirtildi ki bu önümüzdeki günlerde müzakere sürecinde bir hareketlenme beklemememiz anlamına geliyor .
İlişkilerin geleceğine dair bazı öngörüler ve Gümrük Birliği ’ nin güncellenme süreci
Geldiğimiz noktada , ilişkileri yeniden canlandıracak bir iradeye , bir yeni atılıma ihtiyaç olduğu görülüyor . Ancak gerek Türkiye ’ de güvenlik tehditlerinin devam etmesi ve ardı ardına patlayan bombalar ve son olarak da Rusya ’ nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov ’ un suikasta uğraması gibi gelişmelerle siyasi ortamın daha da gergin hale gelmesi gerekse AB ’ de aşırı sağ akımların güçlenmesi , kısa vadede olumlu bir ivme yaratılmasının zor olacağını ortaya koyuyor . Fransa , Almanya ve Hollanda gibi AB ’ nin kilit ülkelerinde 2017 ’ nin seçim yılı olması da mevcut liderlerin Türkiye ile ilişkilerde herhangi bir adım atmasını iyice zora sokuyor . Her şeye rağmen , Türkiye ’ nin AB üyelik hedefinin devam etmesi ve uygun şartlar oluştuğunda tekrar gündeme getirilmesi perspektifinden ayrılmamak gerekiyor .
Önümüzdeki dönemde , Türkiye-AB ilişkilerinde somut bir ilerleme sağlama potansiyeli bulunan diğer bir konu da Gümrük Birliği ’ nin güncellenmesi . Yılın sonuna doğru , 21 Aralık 2016 tarihinde , Avrupa Komisyonu Türkiye-AB Gümrük Birliği ’ nin modernizasyonu müzakerelerini başlatmak için Konseyden yetki talebinde bulundu . Konseyde bir sorun çıkmadığı takdirde söz konusu müzakerelerin 2017 itibarıyla başlaması umuluyor . Gümrük Birliği ’ nin modernizasyonu süreci ; ortak karar ve danışma prosedürlerinin yetersizliğinden kaynaklanan sorunların çözümü , tarife dışı engellerin kaldırılması , hizmet sektörleri , tarım ve kamu alımlarının kapsama alınması , ilgili alanlarda AB müktesebatına uyumun sağlanması , çevre ve sosyal standartlar , yatırımcının korunması , tüketici hakları , fikri mülkiyet haklarının korunması gibi birçok alanı içerecek . Bu anlamda ilişkilerin motoru olacak ve Türkiye ’ nin AB ’ ye entegrasyonunu yeni bir aşamaya taşıyacak .
AB ’ nin içinde olduğu kurumsal ve siyasi krize , Orta Doğu başta olmak üzere AB ve Türkiye ’ nin çevresindeki çalkantılara , Türkiye ’ nin içinde olduğu zor duruma ve tüm dünya sistemindeki yapısal değişime rağmen , Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine yönelik olarak karamsar olmamak gerekiyor . Türkiye ’ nin Avrupa ’ da tarihi derinliği olan konumu , Avrupa ülkeleriyle yakın ekonomik ilişkileri ve Osmanlı ’ ya kadar geri giden Batılılaşma süreci , Türkiye-AB ilişkilerinin devamı için uygun zemini oluşturuyor . İlişkilerde bundan sonra da soğukkanlılığın elden bırakılmaması , akıl ve mantık çerçevesinde hareket edilmesi ve karşılıklı olarak önyargı ve peşin hükümlerin terk edilmesi , dengeli ve sağlam ilişkiler kurulması açısından önceliğini koruyor . Türkiye ’ nin 2016 yılında geçirdiği olağandışı olaylar sonrasında normalleşme sürecine girmesi , terör tehlikesinin bertaraf edilmesi ve demokrasi , hukuk devleti ve insan hakları normlarından ayrılmadan AB sürecine devam edilmesi 2017 yılında başlıca temennilerimizi oluşturuyor .