SINAİ 8 | Page 48

MAKALE SINAİ 48

İÇİ BOŞALTILAN KAVRAM ; İLETİŞİM !

Dilek ÇELİK
Eğitim ve Yaşam Koçu
Multi disipliner bir bilim dalı olan iletişim , günümüzün en bilinçsiz değerlendirilen ve içi boşaltılan kavramlarından …
Bu günlerde herkes iletişim üzerine bir şeyler söylüyor , okuyor , yazıyor … İletişim içinde birçok disiplini barındıran devasa bir alan … İletişim için en basit tanımı ile ‘ Sizin ne söylediğiniz değil , karşınızdakinin ne anladığıdır ’ diyebiliriz ve fakat bu tanım yeterli değil . Çünkü iletişimi bu şekilde tanımladığımızda sadece sözlü iletişimden bahsederiz , oysaki sözsüz iletişim de mümkündür . İnsanların birbirine tahammül edemediği stresli bir büyükşehir hayatı yaşıyoruz . Her gün evimizde , işyerlerimizde , toplu taşıma araçlarında , çeşitli şekillerde iletişim kazalarına şahit oluyoruz . Bu kazaların sonucu olan gerginlikler de hayatı çekilmez hale getirebiliyor .
Gelelim en çok sorulan soruya ; Ne yapmalıyız ? Doğru iletişimi nasıl başarırız ? İşin burasında verilecek olan ilk cevap önce kendimizle doğru iletişim kurmayı başarmak olacaktır . Kişinin kendisi ile doğru iletişim kurmasının yolu ise kendini tanımaktan geçiyor . Bu sözü seminerlerde söylediğim de ‘ İlahi hocam , insan kendini tanımaz mı , ne istediğini bilmez mi ’ diyenlerin sayısı oldukça fazla ancak özellikle bu şekilde düşünenlerin kendini gerçekten tanımadığı da bir gerçek .
Düşünün ki bir insan kendinin ne istediğini bilirse , yeteneklerinin , zekâsının , yapabilirliklerinin farkına varabilirse , kısaca kendini tanırsa , başka insanların güdümünde hareket etmez . Başkalarının isteklerini kendi istekleri zannetmez . Kendini tanıyan insan , hedeflerini belirleyebilen insandır . Hedeflerini belirleyen insan ise o hedeflere ulaşmak için değişimi kabul etmeye hazırdır .
İletişim konularının olmazsa olmazı olan ‘ değişim ’ konusunda karşılaştığımız zorlukların başında inanların statik durumlarını değiştirmek istemekten korkması yatmaktadır . İşin ilginç yanı bir yandan değişmek ve gelişmek arzusunda olan insan , diğer yandan bu duygudan kaçmayı tercih etmektedir . Çünkü değişim kelimesi telaffuz edildiğinde , hayatlarının topyekûn değiştirilmesini istendiği şeklinde bir psikolojik algı içine girerler . Bu reddediş , içinden çıkmayı beceremediğimiz bir kısır döngü gibidir .
Peki , nasıl değişeceğiz ? Küçük değişiklikler ile değişime adım atacağız , mesela ; çayınızı şekerli içiyorsanız , hem sağlığınız için hem de zor ancak başarması imkânsız olmayan bu küçük adımla değişime başlayabilirsiniz . Bunu söylediğim öğrencilerim ‘ Hocam , çaya şeker atmayınca hayatımızı değiştirmiş olmuyoruz ki , ne alakası var ’ diyerek tepki gösteriyorlar . Haklılar da , başardıkları şey , hayatı değiştirmek değil elbette ve fakat başardıkları şey durduk yerde bir değişim yapmayı başarmak . Bu duygu akıllarının bir yerinde değişimi başarma algısı yaratarak daha başka adımlar atmalarına yardım edecek ancak dikkat edilmesi gereken atacakları adımların başarması güç olmayan adımlar olması , çünkü bu şekilde değişime devam etmekten kaçmayacaklarıdır . Değişim anlatmaya çalıştığım gibi , kocaman değişimler değil , küçük ancak fark yaratacak değişimler olduğunda insanlar değişimden korkmazlar …
Konumuzun başına dönecek olursak , bir insan kendini nasıl tanır veya tanımaz veya tanıdığını zanneder sorusuna cevap arayalım ; iletişim matematik gibi kesin çizgileri olan bir alan olmadığına göre aslında her insanı aynı kategoriye sokarak bu konuyu ele almak yanlış olacaktır .
Hayatımız boyunca yaşadıklarımız , iletişimde olduğumuz insanlar , yaptığımız iş , maddi imkânlarımız , yaşadığımız bölge / mahalle , yaşadığımız ülke bizi çeşitli yollar ile değiştirir ( biz istemesek bile ). Bu değişimler bizim hayattan beklentilerimizi de etkiler . Örneğin ; genç yaşlarda eğlenmeyi sevdiği , esprili olduğu için sevdiğimiz ve evlendiğimiz eşimizden ilerleyen yıllarda sorumluluk almaktan kaçıyor , eve sürekli geç geliyor diye şikâyet edebiliriz . Beklentilerimizdeki değişim evliliğimizde bizi mutsuz kılabilir . Kişinin beklenti değişimlerini fark ederek bunu kabul etmesi , eşine veya partnerine haksızlık yapmadan açık bir dille bunu ifade etmesi iletişim kazalarını aza indirerek , gerginliğin artmamasını sağlayacaktır .
Konuyu toparlayacak olursak , doğru iletişim kurmak için öncelikle dinlemeyi bilmek gerekir . Dinlediğimizi kendi yorumlarımızdan arındırarak , geçmiş olumsuz deneyimlerimizle eşleştirmeden olduğu gibi kabul etmek gerekir . Anlatılanda akla yatmayan bir durum var ise açık açık sormak gerekir . İyi bir gözlemci olmak da iyi iletişim kurmak için önemlidir . Gözlem yeteneğinizi arttırmak için insanların davranış şekillerini izleyebilir , senaryolar üretebilir sonrasında gözlemlediğiniz insanlara sorular sorarak gözlemlerinizin doğruluğunu ölçebilirsiniz .
Sevgi ile iletişimde kalın …