SINAİ 11 SINAİ 11 | Page 39

39 SINAİ
MAKALE istihdamın yaratıldığı ve borsanın yüzde 20 yükseldiği dikkate alınırsa , ABD ekonomisi açısından Trump ’ ın iyi bir başlangıç yaptığı görülüyor . Madalyonun diğer yüzünde ise ABD ’ nin Virginia eyaletine bağlı Charlottesville şehrindeki ırkçı gösterilere verdiği gecikmiş tepki yetersiz bulunan , Puerto Riko , Florida ve Teksas ’ ı vuran doğal afetlerin mağdurlarına karşı tavrı kibarca artan “ empati açığı ” olarak tanımlanan ve bazı TV ve gazetelere yönelik tavrı yüzünden basın özgürlüğü konusunda eleştirilen bir Trump var . Elbette göreve gelirken ilan ettiği meşhur ve iddialı ilk 100 gün hedeflerinin önemli bir kısmının da gerçekleştirilemediğini eklemek gerekiyor .
ABD dış politikası açısından bakıldığında , “ çok taraflılık ” yaklaşımının giderek etkisini yitirdiği bir yıl geride
kaldı . Obama döneminde mega ticaret anlaşmaları , Paris Anlaşması ve İran ile varılan nükleer uzlaşı gibi adımlarla diğer paydaşlarla ortak hareket etme ve yük paylaşımı esasken , Trump ’ ın başkan koltuğuna oturduktan sonra mega ticaret anlaşmalarını durdurduğu , Paris Anlaşması ’ ndan çekildiği , İran ile nükleer uzlaşıyı eleştirerek bu ülkeye karşı daha agresif bir yaklaşım benimsediği görülüyor . Foreign Policy dergisi tarafından yapılan yıllık değerlendirmede , 2017 yılında ABD dış politikasında uluslararası alanda “ yüklerin paylaşımından yüklerin başkalarına aktarılmasına ” geçildiği tespitinin bu noktada altını çizerek , 2018 yılında da aynı politikanın sürdürüleceğini öngörmek yanlış olmayacaktır . 2017 yılında ABD dış politikasında öne çıkan bir diğer konu da Kuzey Kore ile yaşanan gerginlik oldu . Kuzey Kore ’ nin nükleer denemeleri ve buna karşı ABD ’ nin savaş tehditleri savurmaktan geri durmaması ile tırmanan gerilimin , 2018 yılında da devam etmesi bekleniyor . Nitekim Kim Jong-Un ile Trump ’ ın 2018 yılına ‘ benim nükleer düğmem daha büyük ’ tartışmasıyla girmesi bu öngörüyü destekliyor .
2017 yılı başta AB olmak üzere ABD ’ nin önemli müttefiklerine uluslararası alanda işlerin alışılageldiği gibi ilerlemeyeceğini öğretti . ABD ’ yi eskisi kadar güvenilir bir ortak olarak görmeyen AB ’ de konuyla ilgili belki de en doğru tespit Almanya Başbakanı Merkel tarafından yapıldı : “ AB kendi kaderini kendi çizmeli ”. 2018 yılının bu tabloda değişiklik yapmayacağını söylemek şimdiden mümkün .
Türkiye açısından bakıldığında Suriye meselesi , terörle mücadele , Kuzey Irak , YPG , Türkiye ’ nin Rusya ’ dan S-400 füzeleri satın alması , Hakan Atilla davası gibi pek çok konu , ilişkilerde iniş ve çıkışların yaşanmasına sebep oldu . Bir yandan eylül ayında gerçekleşen Erdoğan-Trump görüşmesi sonrasında iki tarafın “ hiç olmadığımız kadar yakınız ” açıklaması yaptığı , öte yandan vize krizinden en son yaşanan Kudüs ’ ün ABD tarafından İsrail ’ in başkenti olarak tanınmasına kadar pek çok konuda iplerin gerildiği biliniyor . 2018 yılında ikili ilişkilerdeki hassas konularda hızla ilerleme kaydedileceğini ummak için ise henüz çok erken .
ABD için 2018 yılının önemli gündem maddelerinden biri de kasım ayında gerçekleştirilecek ara dönem seçimleri olacak . ABD Kongresinin 435 sandalyelik Temsilciler Meclisi ve Senato ’ nun üçte biri yenilecek . Son olarak Alabama ’ da yapılan ara seçimlerde 1992 yılından bu yana ilk defa Demokrat adayın kazanmasıyla Senatoda Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasındaki fark ikiye düşmüştü . Demokratların Kongrede