SEVECEN 23 Part2 | Page 70

Ragıp Ali TUFAN
BİSİKLETİMLE ON ÜÇÜNCÜ CUMA YOLCULUĞU
O gün günlerden on üçüncü cuma idi . Her taraf kara bulutlar ve yalnızlıklarla kaplıydı . Yanlızca gökyüzündeki sarı ay ve onları çok net görebilecek kadar yakınımdan uçan simsiyah kuşlar bile beni okul çıkışında doğrudan eve doğru koşmaya sürüklüyordu .
Eve geldiğimde annem çok hastaydı . Ben çok ısrar etmezsem doktora gitmeyeceğini biliyordum , bu yüzden olabildiğince ısrar ettim . Tabii ki annem de beni kırmadı . Doktora annemin arabasıyla gittik . Tabii ki arabayı ben sürdüm . Doktor anneme ilaç yazdı . Ben de annem yorulmasın diye onu eve bırakıp kendim bisikletle ilaçları almaya çıktım .
Evden çıktığımda bir de ne göreyim ! Korkunç bir sel yolun ortasından akıp gidiyor . Kaldırıma geçtim ve çok hızlı bir şekilde bisikleti sürmeye başladım . Eczane ararken saatin kaç olduğu da dikkatimi çekti . On bir buçuk idi , eczaneler kapanmıştı . Telefonumdan nöbetçi eczane aramaya başladım . Nöbetçi eczane bizim evin altı blok ötesindeydi . Ben oraya çok uzaktım .
Bisikletimi saatte yirmi kilometre ile sürer gibi sürüyordum . Uçuyordum sanki . GPS telefonum da vardı , o yüzden eczanenin adını telefonuma yazıp yerini buldum . Giderken yolun kapalı olduğu yerleri göstermediğini anladım ve sadece yerine bakıp aklımda tutmaya çalıştım . Bu yolculuk gerçekten yorucu olmaya başlamıştı .
Eczaneye gittiğimde ilacın ismini unutmuştum ama böyle olacağını bildiğim için ismini bir yere yazmıştım . İlacı alıp eve geldiğimde anneme bir kaşık içirdim , yarım saat sonra da annem kendine gelmeye başladı . Çok mutlu olmuştum . Tam o sırada da babam geldi . Akşam yemeğini yiyip yattık .
O akşam anladım ki biz bir şeyi çok istersek ve onun için çabalarsak o şey her zaman olur . O günden sonra da mutlu ve mesut yaşadık .
Selahattin ÖZBÜKER
ORTADOĞU ’ DA SAVAŞLAR
Şimdi anlatacağım hikâye bir Ortadoğu ülkesinde geçiyor . Orada dikkat çekmeyen bir halk var : Ezidiler . Tarih boyunca çevre halklardan farklı bir dünya görüşleri olduğu için ‘ ateşe tapar , şeytana tapar ’ gibi iftiralar ile karşılaştılar . Devletler sürekli yok etme ve soykırım politikası ile yaklaştı . Tabii ki Ortadoğu ’ daki istikrasızlıktan da en çok etkilenen onlar .
Ortadoğu etnik ve dini çeşitliliği olan bir bölge . Değeri nedeniyle sürekli süper güçler tarafından burada kargaşa çıkartılıyor . Halklar birbirlerine karşı düşmanlaştırılıyor . Din , mezhep , milliyet savaşları derken her şey yok oluyor . Ezidiler en çok Sincar Dağları ’ nda bulunuyor . Eskiden Anadolu ’ da da bulunan Ezidiler yok etme politikları sebebiyle yok olmuşlar . Günümüzde ise mülteci olarak Türkiye ’ ye girmeye başladılar . Sincar Dağları ’ nda da rahat değillerdi . Daiş ’ in bölgeyi elinde tuttuğu sürede erkekler toplu bir şekilde öldürüldü . Kadınlara tecavüz edildi . Çocuklar militan yapıldı . IKBY ve yerel güçler sayesinde Ezidxan ( Ezidi yurdu ) kurtarıldı . Bölgede birçok toplu mezar bulundu . Avrupa ’ ya ulaşan Ezidi bir aileyi dinleyelim : “ Biz yurdumuzu terk etmek zorunda kaldık . Ülkemizde savaştan önce hayat en azından normal idi . Bir işimiz vardı ve evimizi geçindirebiliyorduk . Rejimin baskıları arttırması sonucu insanlar kutuplaşmaya başladı . Kutuplaşma bir ülke için en tehlikeli haldir . Biz ve bizim gibi küçük halklar bu işlere karışmadık . Avrupa ’ ya ulaşmak hiç kolay olmadı . Avrupa ’ da seksen bin kadar Ezidi bulunuyor . Akrabalarımızı bulup bir süre onlarda kaldık . Vatandandaşlık alınca artık normal hayata döndük . Burada kültürümüzü ve inancımızı koruyoruz .”
Umarım Ezidiler ve savaşlar hakkında farkındalığımız artar .
164
166