SEVECEN 23 Part2 | Page 65

Hakan YAŞAR
NE GÜZEL ŞEY SU
Su her zaman beni büyülemiştir . Özellikle bir araya gelip denizleri , okyanusları oluşturduğunda . O yüzden bir tekneye binip okyanuslara açılmak benim için bu dünyada cenneti yaşamak gibidir .
Geçen hafta tam da onu yaptım . Yatıma bindim ve İtalya ’ dan okyanusa açıldım . Bir buçuk saat kadar gittikten sonra durdum ve etrafıma bir göz attım . Çok güzel bir bahar günüydü . Havada bir tane bile bulut yoktu . Güneş insanın içini ısıtıyordu . En güzeli ise üstünde olduğum okyanustu . Sağıma bakıyorum masmavi bir sonsuzluk , soluma bakıyorum masmavi bir sonsuzluk . Korna , insan , müzik sesindense sessizliği dinliyorum bu sefer . Motoru tekrardan çalıştırıyorum ve hep gitmek istediğim bir yere doğru yol alıyorum . İnternette görmüştüm bu yeri . İtalya ’ nın 150 kilometre açığında küçük bir koy . Buranın en önemli özelliği renginin normal okyanustan çok daha açık olması ve yunuslarla dolu olması . Sonunda koyu buluyorum ve daha yaklaşırken yunuslar teknenin etrafında zıplamaya başlıyor . Sanırım teknelerle yarışırlarmış . Bu güzel koyu tatil yerlerindeki koylarla sakın karıştırmayın . Bir tane bile insan yok . Ben de bir saniye bile düşünmeden denize atlıyorum ve yüzmeye başlıyorum . Bir yunus yanıma geliyor . Ben de sırt yüzgecinden tutuyorum ve yunusla birlikte yüzüyorum . Ardından tekrar tekneme çıkıyorum ve artık gitme vaktinin geldiğini fark ediyorum . Son kez bu harika yere bakıyorum ve motoru çalıştırıyorum . Üç saat sonra marinaya varıyorum . Tekneyi bağlıyorum ve marinada biraz dolaşıyorum .
Eve dönmeden önce böyle bir hayata sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum ve kendi kendime “ Su ne kadar da güzel bir şey .” diye düşünüyorum .
Kerem DİRİN
DENİZ MACERASI
Yaz gelmiş , okullar tatil olmuştu . Çeşme ’ de- şirin bir sahil kasabasında- yaşıyorduk .
Bir gün ben ve bir arkadaşım karar verdik . Yazları , onunla adalara balık tutmaya ve denize girmeye gitmek için kullandığımız küçük , motorlu sandal ile Atlantik Okyanusu ’ ndan Amerika ’ nın sahil kasabalarına seyahat edecektik . Sandal kırk yıllıktı , birçok yerini onardık ; içine bir aylık yiyecek , içecek , kıyafetimizi hazırladık ; sandalı güzelce temizledik ve yıkadık . Ertesi sabaha karşı , gün ağarmadan yola çıkacaktık .
Belenilen an geldi çattı . Saat 3.00 . Arkadaşımla sahilde buluşmak için evden çıktım . Annelerimiz , yakınlarımız bizleri uğurladı . Yelkenlerimizi açtık , yola koyulduk . Ben dümenin başındaydım . Yunan karasularında iken gün ağarmaya başladı . Ton balıklı sandviçlerimizi yerken ileride bir şeyler zıplıyordu ; merak etmiştik . Yanına biraz da yaklaşınca bunun bir yunus olduğunu anladık . Çok sıcakkanlı bir yunustu bu . Bizi çok sevdi . Bir süre bizi takip ettikten sonra peşimizi bıraktı .
Akşama doğru Mora Yarımadası ’ nın yakınlarına gelmiştik . Ufuklarda güneş batarken vermiş olduğu kızıllık denizi şarap rengi yapmıştı . Bu manzara karşısında adeta büyülenmiştik . Arkadaşımla biraz serinlemek için güverteden denize atladık . Su ılıktı . İleriden gelen balıkçı teknesi bize ‘’ Kalispera !’’ diye bağırdı .’’ İyi akşamlar ’’ demekti bu . Biraz yüzdükten sonra sandala çıktık . Yemeğimizi yedik . Bu gece dümenin başında arkadaşım vardı . Ben uyudum , yorucu bir gündü . Ertesi gün İtalya ’ ya yaklaşmıştık . Oradan biraz yakıt aldıktan sonra yola devam ettik .
Günler haftaları kovaladı , haftalar ayları … Tam iki ay sonra Amerika ’ ya ulaşmıştık . Çok iyi bir iş başarmıştık , amacımıza ulaştık . Artık tüm dünya bizi konuşuyordu .
159
161