SEVECEN 23 Part2 | Page 61

Bartu KIRAY
BİR KONU ÜZERİNDE DÜŞÜNMEK
Bir konu üzerine düşünmek , kafa patlatmak bir tekneyle denize açılmak gibidir . Uzun , zorlu ve yorucu bir macera …
Denize açılmak gibi , bir konu üzerine düşünmek o konu hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olmayı gerektirir . Yetersiz bilgiyle , ya hızını alamaz karaya oturursun ya da teknene yandan vuran dalgalar gibi gelen karşıt düşüncelerle alabora olursun .
Bir konu üzerine düşünürken uzun araştırmalar yaparsın , notlar tutarsın , biraz daha araştırma yaparsın …
Sonunda , yeterli bilgiyi alınca yelken açarsın . Artık hiçbir dalga deviremez seni ! Hepsini yarar geçersin . Bu sırada makaleler yazmaya başlarsın . Sonra bilgin yetmemeye başlar . Bir limanda durur , tekrar araştırmaya başlarsın , not tutarsın ... Etrafındakiler sana ,” Akıntıya kürek çekiyorsun , bırak bu boş işleri !” diyebilir . Yüzde yüz yanılıyorlar . Çünkü senin gemin yelkenli , kürekle işin yok ! Hem yelkenlileri akıntıdan çok rüzgâr etkiler ve açık denizde çoğu zaman akıntı ve rüzgâr zıt yönlüdür .
Seyire devam edersin ... Bir gün , yazdığın makaleleri derlemek gelir içinden . Derlerken bir bakmışsın makalen kalmamış ! Yeni makale yazarken çay demlemek için teknenin içine girersin . Yukarı güverteye çıktığında karşında haritalarda olmayan , ufacık bir ada görürsün .
Hedefine ulaştın ! Tebrikler . Adaya bir isim verirsin ve artık kütüphane dediğimiz devasa haritalarda senin derlenmiş makalelerinden oluşmuş , sana ait bir ada vardır .
Damla BİLGİNOĞULLARI
UÇSUZ BUCAKSIZ
Bir tekneyle okyanusa açılsak bugün kim bilir nasıl hissederiz kendimizi ? İlk önce nereye gideriz kim bilir ? Peki ama kimi alırız yanımıza ? Bunca soru varken aklımızda bunların cevapları kimde acaba ? İşte bunların hepsinin cevabını bulacağız birlikte bu yazımda .
Diyelim ki açıldık okyanusa ve okyanusun tam ortasındayız . Yanımızda da dünyada en çok sevdiğimiz insan , bir öğretmen gibi bize hayatı öğreten ve yanındayken en çok mutlu olduğumuz insan olan annemiz var . Birlikte uçsuz bucaksız okyanusun sonunu gözlüyoruz .
Derken okyanusta fırtına çıkıyor ve biz teknede bir sağa bir sola savruluyoruz . Annemizin bize “ Hadi motoru çalıştır da buradan gidelim .” dediğini duyuyoruz . O anda hızla dümene doğru büyük adımlarla yürüyoruz ve evet tekne çalışıyor . Biz koskocaman okyanusun ortasında artık hızla yol alıyoruz .
Yol almasına alıyoruz ama nereye gidiyoruz ve neredeyiz biz ? Bunların hiçbirini bilmiyoruz . Ama bildiğimiz tek bir şey var . O da gittikçe daha da çok kaybolduğumuz .
Birden güneş batmaya başlıyor . Umutsuzluğumuz ve korkularımızla artık yüzleşme zamanı geliyor zannederken aniden bir ses duyuyoruz . Bu tiz ses çok yakınımızdan geldiği için ilk önce şaşırıyoruz . Daha sonra ise bu sesin bir yunustan geldiğini anlayarak tekneden aşağı bakıyoruz . Bir de ne görelim okyanusta gerçekten bir yunus var . Bu yunus etrafında hızla dönerek sanki bize bir şeyler anlatmak istiyor . Birkaç dakika sonra yüzmeye başlıyor . Annemiz her zaman yunusların okyanusta kaybolmuş teknelere yol gösterdiğini söyler . İşte bu nedenle biz de bu yunusu takip ediyoruz .
Uzun süren bu takipten sonra önümüzde bir ada duruyor . Bu uzun yolculuğun ardından karaya ulaştığımız için çok mutluyuz . Annem ile birbirimize bakarak gülüşüyoruz . Kim bilir şimdi bu adada neler yaşayacağız birlikte ? Neler yapacağız burada kaldığımız sürede ? Nasıl hissedeceğiz birlikte ? Bu soruların cevapları da sizde saklıdır belki de !
155
157