Probiyotik Prebiyotik Günlükleri Aralık. 2013 | Page 13

DERLEME: Çok Düşük Doğum Ağırlık Pretermlerde NEK’ten Korunmak Mümkün müdür? Prof. Dr. Berkan Gürakan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı ekspresyonunda etkili olduğu görülmüştür (5). İn-vitro çalışmalarda kommensal bakterilerin NF-kB (nükleer faktör kB)’yi inhibe ederek inflamatuar yanıtı azalttığı saptanmıştır (6). Kontrolsüz İnflamasyon • NEK’te artan PAF, TNF- , sitokinler, NO, ET-1, prostoglandinler, lökotrienler inflamasyonu arttırırken; growth faktörler (EGF, IGF) , eritropoetin, IL-11, glutamin ve arjinin inflamasyonu azaltıcı yönde etki gösterirler (7). • Erişkin bağırsak epitelinde çok az eksprese olan Toll-like reseptör 4 (TLR-4), fetal bağırsakta ciddi miktarda bulunur. LPS’nin TLR4’e bağlanması, anormal TLR aktivasyonuna, NF-kB’nin sitoplazmadan nükleusa translokasyonuna ve pek çok pro-inflamatuar sitokinlerin eksprese olmasına neden olur. Gerçekten de TLR4 gen mutasyonu olan farelerin NEK’e rezistan olduğu görülmüştür (8). NEK’TEN KORUNMA NEK’ten korunmak amacıyla başvurulan oral IgA-IgG desteği, enteral antibiyotikler, PUFA suplemantasyonu, arginin-glutamin verilmesi gibi girişimler etkili sonuç vermemiştir (9). Antenatal steroid uygulaması, sıvı kısıtlaması, dikkatli beslenme stratejisi, anne sütü ve probiyotiklerle elde edilen veriler daha olumludur. Eritropoetin ve laktoferrin ile ilgili ümit verici bilgiler olmakla birlikte, klinik veriler kısıtlıdır. Antenatal steroid uygulaması: Bu uygulama ile makromoleküllerin mukozal geçişi, aerobik bakteri kolonizasyonu, bakteriyel translokasyon azalıp; laktaz-maltaz-sukraz ve Na/K ATPase’ da artış sonucunda NEK sıklığı azalmaktadır (10,11). Enteral beslenme stratejileri: Trofik beslenmenin sindirim enzimlerinin salınımı ve aktivasyonu, intestinal kan akımını ve motiliteyi arttırıcı etkileri sonucunda NEK’i azalttığı gösterilmiştir (12). Anne sütüyle beslenme: IL-10, EGF, Epo, PAF asetilkolin hidralaz, Ig’ler pre/probiyotikler ile intestinal mikroflorayı düzenleyen anne sütünün NEK sıklığını azalttığı bildirilmiştir (13). Ancak yalnız anne sütü ile beslenmede bile NEK’in elimine olmadığı anlaşılmıştır. Sıvı kısıtlaması: Bir meta-analize göre fizyolojik gereksinimleri karşılayan, dehidratasyona yol açmayan kısıtlı bir sıvı rejimi NEK’i azaltmaktadır (14). Probiyotikler: Pretermlerde faydalı floranın geç kolonizasyonu yanında patojenik flora proliferasyonu NEK için önemli bir predispozan faktör olarak değerlendirilmektedir (15). Literatürdeki 16 randomize çalışmayı değerlendiren metaanaliz sonucunda probiyotik suplemantasyonunun bakterilerin orada kalış süresinin artışına yol açar. • Pretermlerde laktaz eksikliği sonucunda alınan laktoz kısa zincirli yağ asitlerine fermente olur, bu da mukozal hasarı arttırıcı rol oynar (4). • Epitelyal “tight junction” bağlantılarının bütünlüğünüm zayıf olması, mukus tabakasının kalitesindeki farklılıklar ve IgA miktarlarındaki eksiklikler NEK’i kolaylaştırırlar. Disbiyozis PATOGENEZ • NEK’te en önemli tetikleyici faktörün bağırsak • NEK gelişmesini önleyebilmek için önce mikroflora bileşiminin bozulması olduğu artık hastalığın patogenezini bilmek ve buna göre bilinmektedir. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde stratejiler oluşturmak gerekir. Preterm gastrosık antibiyotik kullanımı ve nazokomiyal flora ile intestinal sisteminin (GİS) motilitesi, sindirim yoğun temas bunu kolaylaştırmaktadır. fonksiyonu, dolaşım regülasyonu, bariyer işlevi ve • Bakteriyel invazyon ve/veya lokal inflamatuar (3) immun savunmadaki immatüritesi risk faktörleridir . sitokinler bağırsak zedelenmesi, nekroz ve İmmatür GİS bakteri translokasyonuna yol açarlar. Hayvan • 32. haftadan önce bağırsak peristaltizmi modellerinde patojen flora olmadan ciddi NEK yetersizdir. Bu durum hem bakterilerin substrat gelişmediği gibi, kommensal bakterilerin bariyer olarak kullanabileceği karbonhidratların hem de fonksiyonu, sindirim ve anjiogenezis genlerinin Nekrotizan enterokolit (NEK) vakalarının %90’dan fazlası pretermlerde görülmektedir. Doğum ağırlığı 750 gr’ın altında 10 vakadan, 1250-1500 gr arasında ise 25 vakadan birinde görülen hastalığın tedavisi güç ve mortalitesi yüksektir (%10-50) (1-2). Bu nedenle hastalığın oluşmasını önleyecek koruyucu önlemlerin bulunması çok önemlidir. 24 25