Perspective Perspective32 | Page 29

Burada altı çizilmesi gereken iki önemli nokta var. Birincisi, gözetmenden gelen uyarılar tamamiyle otoriterdi ama kesin- likle bir yaptırımdan veya bırakırlarsa bunun sonucuna katlanacakları gibi bir tehditten söz edilmedi. İkincisi, seçilen kırk deneğin kırkı da Milgram’ın ifade- siyle “sıradan” veya “normal” insanlardı ve sadistlik veya kişilik bozukluğu gibi herhangi bir psikoloji rahatsızlıkları yoktu. Ancak bu “normal” insanlardan dördüncü uyarıdan sonra devam etmeyi tercih edenler deney bitene, yani son ka- deme olan 450 voltluk elektriği öğren- ciye art arda üç kez verene kadar, yani öğrenciyi öldürene kadar, durmadılar. Deneyin sonuçlarına geçmeden önce bir flashback yaparak öncesine döne- lim. Deneyin yapılacağı kesinleştikten sonra Milgram psikoloji yüksek lisans öğrencilerine bir anket yaptı ve anket sonuçlarına göre öğrenciler sadece bir- kaç deneğin (%1 civarı) en yüksek vol- tajı uygulayacağını düşünüyorlardı. Aynı şekilde Milgram meslektaşlarına da bu konuda ne düşündüklerini sordu ve on- ların düşünceleri de öğrencilerinkinden farklı değildi. “Temel ahlaki değerleriyle çelişen bu gö- revlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme po- tansiyeli olduğu görüldü.” nin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki de- ğerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.” İşte bu yüzden, öngörüler birkaç denek- le sınırlı kaldığı için, birazdan oku yaca- ğınız sonuçlar kesinlikle ters köşe oldu ve tüm dünyada ses getirerek Milgram’a büyük bir şöhret kazandırdı. Deney 40 denekle gerçekleştirilmiş- ti. Katılımcıların %65i en yüksek doz olan 450 voltluk elektriği 3 kere vere- rek deneyi tamamladılar. Tabi bunu güle oynaya yapmadılar, tereddüt edenler, rahatsız olduğunu belirten davranışlar sergileyenler oldu. Ama rahatsızlıkları- na rağmen deneklerin hiçbiri 300 volt- tan önce deneyi bırakmadılar. Deneyin güvenilirliği ve geçerliliği konusunda aklınızda soru işaretleri belirmiş olabile- ceğini tahmin ediyorum. Ama aynı dü- zenek zaman içinde hem Milgram hem de farklı psikologlar tarafından tekrar edildi ve tüm versiyonlarda son seviyeye kadar elektrik verenlerin oranı hep %61 ile %66 arasında kaldı. Yorum yapmadan önce sonuçları Milgram’ın nasıl değerlendirdiğine bir bakalım: “Sadece görevlerini yapan, kendi baş- larına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işlemi- Deney ve sonuçları elbette ki gündeme bomba gibi düştü ve uzun yıllar boyunca popülaritesini korudu. Taklitleri, alter- natifleri, farklı versiyonları çok yapıldı. Dizilere, filmlere, kitaplara konu oldu. Eminim ki aranızdan “ben böyle bir şeyi şu dizide görmüştüm” veya “şu kitapta sanki buna benzer bir şeyden bahsedi- yordu” diyenler çıkacaktır. Çünkü so- nuçlar bir deneyin daha sonuna geldik deyip kaldırılacak cinsten değillerdi ve deyim yerindeyse bu deney edebiyatın ve sanatın her alanına malzeme oldu. Eleştirilmedi mi? elbette eleştirtildi. De- neklere kendilerini katil zannettirdiği için, amacını doğru açıklamadığı için veya kullanılan yöntemin etik olmadı- ğını düşündükleri için eleştirenler oldu. Üzerine çok tartışıldı, çok konuşuldu. Ama öyle ya da böyle, iyi veya kötü, etik veya değil, elde edilen sonuçlar ön- görülememişti ve bir nevi hayal kırıklı- ğı yarattı. Bireyin otorite karşısında bir cinayet işleyebilecek kadar acizleşme- si, vicdanından bu kadar kopabilmesi beklenmeyen bir sonuçtu. Bir odada ve herhangi bir fiziki yaptırım olmaksızın sadece sözlerden gelen bir otoritenin gölgesi cinayet işlemeye yetiyorsa, dağa ağır şartlarda ve tehdit altındayken insa- nın neler yapabileceğini düşünmek sizce de tüyler ürpertici değil mi? Şimdi çoğunuzun “Bu ne saçmalık, ben olsam 450ye kadar kesinlikle çıkmaz- dım’ dediğini duyar gibiyim. Peki neden “Ben olsam hiç başlamazdım” demek ye- rine “450ye çıkmazdım” dediniz? Şimdi hiç başlamamanın daha mantıklı bir se- çenek olduğunu düşünüyorsunuz bel- ki de. Ama az önce öyle dememiştiniz. Başlamamak aklınıza gelmedi ama 450 voltu vermeyeceğinizi söylediniz. Yani birine elektrik verme fikri sizi o kadar rahatsız etmedi çünkü deneyin teme- li buydu zaten ve siz de deney üzerine düşünüyordunuz ve deney de elektrik vermeyi gerektiriyordu değil mi? Denek olsaydınız da deney üzerine düşünüyor olacaktınız ve deney 450 volta kadar çık- mayı gerektirecekti. Peki o zaman 450 volta çıkmayacağınıza gerçekten emin olabilir misiniz? Şimdi de “Hayır yani başlamak zorunda olsaydım da 450ye çıkmazdım” mı diyorsunuz yoksa? Yani eğer bir otorite size bu deneyi yapma- nızı söyleseydi, siz de yapmak ‘zorunda’ kalsaydınız, yapar mıydınız? Siz de vic- danınızdan ödün vererek otoriteye itaat eder miydiniz? P KAYNAK www.wikipedia.com www.sozkimin.com www.bilgiustam.com arsiv.ntv.tr 27