Perspective Perspective 34 | Page 76

miz Çiçek Abbas’taki atışmayı kelimesi kelimesine ezberlemedi? Unuttunuz mu yoksa Şener Şen ve İlyas Sayman’ın ef- sane “Aşk bir otobüstür binmesini bil- meli.”, “Son durağa gelmeden inmesini bilmeli.” sözlerini? Hangimiz Hababam Sınıfı’ndan öğrenmedik dostluğun, kar- deşliğin, abiliğin ne olduğunu? Kelime- lerin asla yetmeyeceği, duyguların asla tarif edilemeyeceği anlar bunlar. Hangi filmi saysam yetmez, hangi isimleri say- sam az, ama aslında bir o kadar da çok gelir. Başlarım Kemal Sunal’ı anlatmaya, ama Kadir İnanır’a vaktim kalmaz. Belki de Sultan hakkında uzun uzun konuşa- bilirim, ama o zaman Hülya Koçyiğit’i unuturum diye korkarım. Bakmışsınız Fatma Girik’le başlamış, Ekrem Bora’yı anlatmış, Kartal Tibet’le, Münir Öz- kul ile devam etmiş, sonrasında Hulusi Kentmen hakkında konuşmuş olurum. Çok acımız var, çok büyük kayıplarımız. Bizim içimizi bu kadar yakıyorsa, aynı ekmek teknesini paylaşan Yeşilçam’lı çınarlar için ne kadar acı olduğunu dü- şünemiyorum. Son iki senede kimleri kaybettik biliyor musunuz? Oya Aydo- ğan, Şefik Döğen, Adnan Mersinli, Tarık Akan, Ayberk Atilla, Erdal Tosun, Hakkı Kıvan, Zeki Alasya, Sümer Tilmaç, Sırrı 72 Seni hiç sevmiyo- rum sütoğlan. Babanı da sev- mezdim! Elitaş, Yılmaz Köksal... Doğru okudu- nuz, son iki senede gerçekten bu kadar çınar, bu kadar usta kaybettik. Ve Halit Akçatepe. En son kaybettiğimiz, en efsa- ne, en usta çınarlarımızdan Halit Akça- tepe. Kim bilir nasıl seslenirdik ona? Bi- rilerimiz için Canım Kardeşim’in Halit’i, diğerlerimiz için Hababam’ın Güdük Necmi’si, kimileri için Süt Kardeşler ve Şaban Oğlu Şaban’ın Ramazan’ı, Mavi Boncuk’un Mıstık’ı... Bizim için genç- liğimizin kahramanları, annelerimiz ve babalarımız için çocukluklarının kah- ramanları birer birer kayboluyor sanki. “Cennette Bi’Hababam Daha” diyorlar. Birbirlerine kavuşuyormuşçasına. On- ları kaybettik belki de, ama bizlere ar- kalarında asla unutmayacağımız; iyi günlerimizde, kötü günlerimizde, hep arayacağımız ve içimizde saklayacağı- mız miraslar bıraktılar. Şu an bu yazıyı yazmanın sebebi de bu. Ben size usta- ların hayatlarını anlatmak, binlerce film arasından bir iki tanesinden bahsetmek, bu filmler arasından seçip bazılarını tav- siye etmek için yazmaya karar vermedim bu yazıyı. Öyle olsaydı eğer, bir veya iki biyografi okunmuş ama unutulmuş ola- cak, o filmler de büyük ihtimal izlen- meyecekti. Bunun yerine, Yeşilçam’ın değerinin asla birkaç sayfaya sığmayaca- ğını göstermek istedim. Böylelikle siz de vaktiniz olduğunda merak edin, filmleri izleyin diye. Bütün o duyguları yaşayın diye. Bir Yeşilçam filminin özetini bu- radan anlatsam, bırakın o filmi izlemiş olmaya, onu anlamaya bile yaklaşmanız çok zor olur. Bütün o sivri zeka esprileri, gülüşmeleri ve kahkahaları, bütün entri- kaları, yalanları, tokatları, bakışları, mi- mikleri... bütün dostlukları ve aşkları... Ben geçenlerde bir araştırma sonrası yine Yeşilçam videolarına takıldım ve bütün hafta sonumu aralıksız, izlediğim her şeyi tekrardan izlemekle geçirdim, ina- nılmaz da keyif aldım. Dediğim gibi, son yıllara bakıyorum, ağacın yapraklarını çok hızlı ve çok erken kaybediyormuşuz gibime geliyor. Ama söyleyebileceğim bir şey daha var ki, bizlere bıraktıkları mirasın sonsuza kadar bizimle olacağını bilmek beni çok mutlu ediyor. P KAYNAK https://cnnturk.com https://onedio.com https://tr.wikipedia.org https://kadin.mynet.com https://maksatbilgi.com