H Hayata
Geçmişe Dönüş:
Bir Yeşilçam Yolculuğu
Başlı başına bir tarihtir Yeşilçam. Kendi hikayesi vardır. Kendi acıları, kendi mutlulukları...
Nice yönetmenlerden, nice sanatçılardan, nice insanlardan oluşan bir dünyadır Yeşilçam.
Eren Kürklü
[email protected]
K
70
onumuz Yeşilçam, başlığımız
Yeşilçam. Ama hemen Yeşil-
çam hakkında konuşmaya
başlamam doğru olmaz. Za-
ten başlasam da susamam.
Aslında Yeşilçam’ı anlatma-
dan önce, Türkiye’de sine-
manın kısa bir tarihini anlatmanın çok
daha yerinde olacağını düşünüyorum.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk film,
1896’da, İstanbul’da, Lumière Kardeşler
tarafından gösterilmiştir. Adı “L’Arrivée
d’un train en gare de La Ciotat” olan bu
filmin en ilginç taraflarından bir tanesi,
sadece 50 saniye sürmesidir, ve adının da
söylediği gibi bir trenin La Ciotat garına
yanaşmasından ve yolcuların inmesin-
den ibarettir. Ancak ilk Türk yapımı film
1914 yılında Fuat Uzkınay’ın yönettiği
“Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılı-
şı” olmuştur. İlk Türk öykülü film Sedat
Simavi’nin Casus filmi olsa bile, ilk sesli
film ancak 1931’de gösterime girmiştir.
1940’ların sonları ve 1950’lerin başları-
na gelindiğinde, İkinci Dünya Savaşının
yıkımlarından dünya hala kurtulamamış,
Türkiye dahil pek çok ülkede film yapım
sayısı giderek azalmaya başlamıştı. Öyle
ki, 1952 yılında sadece 49 film yapılmış
olsa bile geçmişteki bütün yılların top-
lamından daha fazla film elde edilmişti.
Ancak 1960’larda, Türkiye dünyadaki en
büyük 5. film yapımcısı ol-
mayı başarmış, senede ne-
redeyse 300 film prodüksi-
yonuna imza atmıştı.
Gel gelelim tam da bu sene-
lerde kendini kanıtlayan ve
bütün gözleri üzerine alan
bir film endüstrisi... Tabii
ki Yeşilçam’dan bahsediyo-
rum. Geçenlerde internette
“Neden Yeşilçam’a Yeşilçam
denilir” diye bir makale ile
karşılaştım. Belki sokağın
adından gelmesi dışında
somut bir nedeni bulunma-
Lütfücüğüm
her şeyi yapı-
yorum da bu
gözlerimden
ateş çıkaramı-
yorum.