fen siparişten sonra internetten çıkın, bir
problem olursa size telefonla ulaşmamız
gerekecek diye yazdığımızı hatırlıyorum.
Çünkü o dönem telefon internete bağla-
nınca gidiyordu. Başka bir dünya vardı.
İnternetin bizim hayatımıza bu kadar iş-
lemediği zamanlardı ama hiçbir zaman
vazgeçmeyi düşünmedim.
P: Sizce neden dişe dokunur bir
rakibiniz yok?
N.A: Türkiye’nin büyük gruplarının he-
men hemen hepsi denedi ama bunun hol-
ding idare etmek gibi olduğunu sandılar.
Bu iş başka bir iş: bununla yatıp, kalkıyor
bununla yaşıyor olmazlısınız. İnternetin
en iyi avantajı dışarıdaki mecralara göre
daha eşit bir ortam sağlıyor olması. Tabi
ki paranız varsa daha öndesiniz ama tıpkı
Yemeksepeti’nde tekil bir restoranın bir
zincir restorana karşı şansının eşit olma-
sı gibi eşitisiniz. İkisi de bir link. Bu ağır
sanayi sektöründeki gibi para basıp fark
yaratabileceğiniz bir şey değil ve bunu an-
layamadılar.
P: Bu konseptin tutmasının Türk
halkının rahatlığıyla alakası var mı?
N.A: Bu tüm dünyada olan bir şey bu yüz-
den onla bir alakası olduğunu düşünmü-
yorum. Geleceğe baktığımızda mutfaksız
evler söz konusu. Mutfak her gün yemek
yaptığın bir yer değil de arada yemek pi-
şen, yemek yediğin yere dönüşüyor. Ay-
rıca çok iyi yemek yapan restoranlar var
üstelik servisi de çok iyi getiriyorlar. Önü-
müzdeki 5 senede daha çok dışarıda yedi-
ğinizi ve söylediğinizi göreceksiniz. Mut-
fakta yemek yapmak giderek azalacak.
Annelerimizin dönemi geride kaldı artık.
P: Kendi internet sitesini kurmak
isteyen biri neler yapmalı? Bu siteyi
nasıl tanınabilir ve kullanılabilir hale
getirebilir?
N.A: Durum bizim zamanımızdan çok
farklı. Böyle bir projeniz varsa arkasına
çok yüklü para koymanız lazım. Bize ilk
rakip 3 yıl sonra çıktı şimdiyse projeniz
iyiyse, model iyi gidiyorsa birkaç aya ra-
kipler türüyor. Bu nedenle pazarlama
daha önemli hale geldi. Pazarlamayı des-
teklemek için de paraya ihtiyacınız var.
Çalışıyorsanız veya öğrenciyseniz ki o za-
man daha rahatsınız elinizde olan her şeyi
bırakıp bu işe odaklanmanız gerekiyor.
O işin başına oturup yüzde yüz motivas-
yonla çalışmanız gerekiyor. Mutlaka para
bulmanız gerekiyor. Girişimcinin kendi
cebindeki parayla işe girmemesi gereki-
yor. Biz bunu yaptık ama doğru olduğu
için değil mecbur olduğumuz için yaptık.
Etrafınızda size inanan ve sizi finansal an-
lamda destekleyecek insanlar bulmanız
çok önemli.
P: Birçok projeye yatırım
yaptığınızı biliyoruz. Ne tarz
projelere önem veriyorsunuz?
Yatırım yaparken en önem
verdiğiniz kriteriniz ne?
N.A: Şu anda yatırım yaptığım proje
sayısı 24’ü geçti. Daha çok internet
projeleri tabi ki. Bambaşka profilden
insanlar var bu yüzden herkesin il-
gisi, beğenisi ve bilgisi farklı alan-
larda olabiliyor. Ben daha çok pazar
yerleri, sosyal medya, gibi projelere
yatırım yapmayı tercih ediyorum.
Sıfırdan gelen yeni projelere yatırım
yaparken dikkat ettiğim ilk şey onu
bana getiren girişimcinin kim oldu-
ğu, hayat vizyonu, kimlerle bu işi
yapmak istediği. Fikir bulmak artık
acayip bir şey değil, her yerde fikir
var bu yüzden yaratıcılıktan ziyade
bana o projeyi getirenin sağlam bir
girişimci olmasına önem veriyorum.
P: Piyasada birçok iş hayatında
başarı, yöneticilik, girişimcilik
konulu kişisel gelişim kitabı
var. Bu kitaplar hakkında ne
düşünüyorsunuz?
N.A: İyi düşünmüyorum. O kitapla-
rın bir kısmının yazarlarının hayatta
bir başarısı yok. O kitapları okuma-
dan önce yaza rların hayatlarını ince-
leyip öykünebilecek bir şey buluyor-
sanız okuyun derim. Steve Jobs’ın
biyografisini tabi ki okuyun. Ama
ortada olmayan bir başarının anlatıl-
dığı kitapları okumayın.
P: Nasıl bir lider olduğunuzu
düşünüyorsunuz? Liderlik
kazanılabilen bir şey mi?
N.A: Detaylara biraz fazla dikkat
ediyorum, aklıma geleni söylemek-
ten çekinmiyorum, çok hızlı karar
alıyorum ve çalışanlarımın insiya-
tif kullanmalarını istiyorum. Sonuç
odaklı biriyim ve yeni şeyler dene-
yip, yapmaktan acayip keyif alıyo-
rum. Çoğu içten gelen özellikler.
Girişimcilik öğrenilebilir bir şey ama
insanın içinden gelen o liderlik özel-
likleri insanın daha kolay sıyrılması-
nı sağlıyor.
P: Girişimci olacağınızı ne zaman
anladınız?
N.A: Küçükken anlamıştım. Her za-
man kendi işimi yapıp fark yaratmak
istiyordum. Ailem de başkalarıyla
çalışırsam çok zorlanacağımı düşü-
nürdü. Hiç iş görüşmesine girmedim
veya kimse bana Yemeksepeti’nin
CEOsu olmayı öğretmedi. 5 kişilik
şirket ve 500kişilik şirket yönetmek
çok farkı şeyler. Şirket farklı bir yöne
Fikir
bulmak artık
acayip bir şey
değil, sağlam
bir girişimci
olmak
önemli.
doğru gittikçe sizin de karakterinizi ora-
ya doğru geliştirip beslemeniz gerekiyor.
500kişiyi 5kişiyi yönetir gibi yönetirseniz
o iş olamaz. Ben bu dönüşümü başarılı
şekilde tamamlayabilmişim ki şu an bu
durumdayım.
P: Takım çalışmasına çok önem
veriyorsunuz. Bu yaratıcı ortamı
sağlamak için yaptığınız bir şey var
mı?
N.A: En önemli şey doğru insanı seçebil-
mek. Doğru ve bizi yukarıya taşıyabilecek
arkadaşlarla beraber olmaya çalışıyoruz.
İşe alım süreçlerini çok iyi yapıyoruz.
Daha da iyi yapacağız. Sosyal medyada
insanların bu kadar rahat iz bıraktığı bir
dünyada çalışanını seçmeden önce sosyal
medyalarını inceliyoruz. Çünkü cv yara-
tılmış bir şey, cv’yi herkes hazırlayabilir
ama sosyal medyada kendinizsiniz, kim
olduğunuz ve Yemeksepeti’ne ne katıyor
olduğunuz önemli bizim için. Yemekse-
peti işe alımlarında 3-4 farklı görüşme-
den geçilir en sonunda da ben 10dk bile
olsa konuşmaya özen gösteririm. Çalı-
şanlarımıza yaratıcılıklarını, kabiliyetle-
rini rahatlıkla ortaya koyabilecekleri bir
ortam yaratmaya çalışıyoruz. Üst katta
bilardo oynanır aşağıda pinpon oynanır.
Sonuç odaklı bir firmayız. Sonucu bana
getirdikleri takdirde “Kaçta geldin?” “Ne
giydin?” “Bu saatte bu yapılır mı?” gibi
soruları olan bir kültürümüz yok. Daha
farklıyız. Türkiye’de silikon vadisi kon-
septine en yakın firmalardan biri şüphe-
siz Yemeksepeti. P
19