S Sektör
HIZLI MI TÜKETiM?
Sadece, hızlı tüketimin hayatımızın her yerinde var olduğunu belirtmek üzerine üç beş kelam, hepsi bu.
Ege Süalp
[email protected]
S
abah uyandığınızdan itibaren
duyduğunuz ilk müzik çok bü-
yük ihtimalle radyolarda çalan
veya televizyonda karşılaşacağı-
nız, piyasaya ilk adımını atmış
-belki de son adımını atan- şar-
kıcının “yeni” ama şimdiden
dilinize istemsizce dolanmış hit şarkısı
olacaktır. Arabalarınızda, taksilerde, bü-
felerde, girdiğiniz çıktığınız mağazalarda,
gününüzün büyük bölümünü geçirdiği-
niz kafelerde… Hayır, kimseyi dinledi-
ği şarkılardan yargılamak üzere kaleme
alınan bir yazı olmayacak. Sadece, hızlı
tüketimin hayatımızın her yerinde var ol-
duğunu belirtmek üzerine üç beş kelam,
hepsi bu.
14
İlk olarak “yeni” kavramını ele alalım.
Mesela günümüzde Türkçe pop dediği-
miz müzik türüne ait bir şarkının “yeni”
olarak addedilmesi ne kadar sürer? Peki
onun bu yeniliği kalmadığı zaman, var-
lığından söz edebilir miyiz? İnsandaki
“yeni”ye duyulan ihtiyaç duygusunu ta-
kiben ortaya çıkan “niteliksiz ama yeni
ürünler” pek de kalıcı olamıyor desek
kimse karşı çıkamaz herhalde.
İşe bu açıdan baktığımızda günümüzde
çıkan birçok hit şarkı da FMCG yani hızlı
tüketim ürünleri kümesine dahil olabilir.
Kültürel anlamda hiçbir niteliği olma-
yan, sadece belli bir nakaratın defalarca
söylenmesiyle veya çalınmasıyla ortaya
çıkan bu şarkıları tabiri caizse sıkılana
kadar tüketiyoruz. Yazın gittiğimiz bir
sahilde, geçen yaza ait bir şarkı duymak
insanlara çok cazip gelmiyor ve “Bu yaz
da hiç güzel şarkı çıkmadı ya!” gibisin-
den sitemler ortaya çıkıyor. Aslında o ge-
çen yazın şarkısı, size o zamanki anıları-
nızı hatırlatıyor çünkü farkında olmadan
şarkıyı bütün yaz dinlemiş oluyorsunuz
ve beyniniz şarkıyı duyar duymaz sizi
yaşanmış günlere geri götürüyor. Tabii
Artık sanata da
tıpkı tüketim
mallarına
yaklaşır gibi
dürtülerimizle
yaklaşıyoruz.
Araştırmadan
dinliyor,
sorgulamadan
izliyoruz.
bir de “Akdeniz Akşamları” var ki, efsa-
ne olmuş tüket tüket bitmiyor… İşte bu
noktada şarkıcı ve sanatçı kavramları bir-
birinden ayrılıyor. Arada istisna durum-
lar da olacaktır, yalnız şu bir gerçek: Hızlı
tüketilen şarkılara o kadar alıştık ki, gizli-
den gizliye bir yozlaşma ve kültürsüzleş-
me içimizde büyüdükçe büyüdü. Gerçek
sanatın değerini bulmadığına hemfikiriz
ama kimse dürüstçe “ben kültürsüzüm”
ya da “ben hızlı tüketim müziği dışında
müzik bilmem” diyemez… Elbette başka
müzik biliyorsunuzdur ama sanata o hak
ettiği değeri verecek kadar değil, kabul
edelim.
Ve her senenin kendine has fenomen-
leşen Türk dizileri. Genel olarak hepsi
içinde hastane sahnesini; başrol oyuncu-
sunun ölümden dönme ya da kaçırılma
sahnesini barındırır. Güzel yüzlü insanlar
oynar, özetiyle beraber 3 saatte tüketiriz.
O üç saatin sonunda bu bölümde ne oldu
diye sorsan 5 dakikada özeti geçilecek
bir senaryoya sahiptir. Uğruna insanlar
günlerini, haftalarını setlerde geçiriyor…
Ancak onlar da pekala farkında: Ekran-
lardaki çoğu dizi hızlı tüketim ürünüdür
ve göreceği değer de belli bir süreyle sı-