D Dosya
FREUD VE TABU ÜZERINE
“Gerçeğin düşmanı tabular ve inançlardır. Düşünün.” - Friedrich Nietzsche
Rana Dağız
[email protected]
T
arih öncesi insanından günü-
müzdeki modern insana kadar
olan gelişme aşamalarının bü-
yük bir kısmını bize bıraktıkla-
rı anıtlar, araç gereçler ve sanat
eserleriyle anlamış bulunmaktayız. Gü-
nümüzde de bir bakıma bu tarih öncesi
insanların yaşamını seyredibileceğimiz
ilkel kabileler bulunmaktadır. Eğer biz
bu kabileleri insanlığın gelişim aşama-
sında bir özgeçmiş olarak kabul edersek,
bu kabileler üzerinden ahlaki yargıları-
mızı da sorgulayabiliriz. Bugün, dünya-
da bulunan en ilkel ve en vahşi kabilele-
re baktığımızda bile kendi içinde kırmızı
çizgilerle işaretlenmiş tabuları olduğunu
görüyoruz. İşte Freud tabuları inceler-
ken bu kabilelerin değer yargılarından
faydalanmış ve kavramı bunun üzerin-
den incelemiş.
38
“Yasaklar ve tabular ne kadar çoğalır-
sa, halk da o kadar fakirleşir. Keskin
silâhların adedi çoğaldıkça, düzensizlik
de o kadar artar. Zekâ seviyesi yüksel-
dikçe, garip şeyler de o kadar çoğalır.
Yasalar çoğaldıkça, hırsızların sayısı da o
kadar kabarır.” - Lao Tzu
“Tabu” köken olarak Polinezyacadan
gelmekte olup “düzen dışı ve yasak”
anlamlarına gelmektedir. Kelime olarak
“tabu”nun bulunması 18. yüzyıla da-
yansa da kavram olarak tabunun aslın-
da tarih öncesi çağlara dayandığı ve ilk
ceza sistemini oluşturduğu söylenmek-
tedir. Nitekim Alman psikolog Wilhelm
Wundt da tabuyu açıklarken “insanlığın
yazılmamış en eski yasası” ifadelerini
kullanmıştır.
Tabular kaçınılması zorunlu olan ama
belli bir sebebi olmayan yasaklardır.
Öyle ki bu yasaklar her ne kadar akla
uygun olmasa da ilkel insanların aklına
bu davranışların neden koyulduğunu
sorgulamak gelmez. Çünkü bu yasaklar
onlara benliklerinin bir parçası kadar
doğal gelmektedir. Hatta o kadar benim-
semişlerdir ki tabulara uymadıklarında
birilerinin etkisi olmasa bile otomatik
olarak cezalandırılacaklarını düşünmek-
tedirler. Öyle ki yasak bir hayvanın etini
yiyen suçsuz biri tabuyu yıkmaktan do-
layı çektiği acıdan öleceğine inanabilir.
Freud tabuların totaliter gücünü şöyle
açıklamaktadır: “Tabu dışarıdan (bir oto-
rite tarafından) zorla insana kabul ettiri-
len ve insanın içindeki en güçlü isteklere
karşı duran alabildiğine eski bir yasaktır.
Bilinçdışında ise yasağı çiğnemeye yöne-
lik son derece güçlü bir istek varlığını sür-
dürmektedir.” Tabularla ilgili daha çok
şey aydınlandıkça aslında bu tabuların,
artık bize başlangıçta sandığımız kadar
yabancı olmadığını söyleyebiliriz. Bizim
şu an boyun eğdiğimiz baş kaldırmadı-
ğımız şeylerin temelinde ilkellerin tabu-
sunun güçlü bir ilişkisi elbet vardır.
Tabuları totemlerle olan ilişkisiye an-
latmak istersek totem kabileye ait bitki,
eşya, taş, herhangi bir cisim hatta bir in-
sansa, işte bu kutsal cisimlere dokunma-
mak yaklaşmamak da tabudur. Genelde
bu şeyler daha çok zevk veren ve yapıl-
mak istenen şeyler olsa da her zaman
öyle değildir.
Kirli sayılan, hoş görülmeyen şeyler de
bir tabudur. Kirli görülen bir şeye doku-
nulduğunda kabilede bunu uzun süren
temizleme işlemleri takip eder. “Tabu-
nun çiğnenmesi suçlunun kendisini de
tabu yapar.” Tabuyu kıran kişiden aynı