Perspective 36 A2018-3196-PerspectiveSayi36-DUSUK | Page 22

S

Sektör

Kanka Aslında Bizim Takım Çok İyi 4-4-2 Oynar

İşte herkesin en sıkıldığı noktada dudaklardan dökülen o muhteşem cümle . Hangimiz büyük bir hevesle şu cümlenin peşine düşüp 3 saatini o masada harcamadı ki ?
Burak Yılmaz byilmaz @ gsuik . co
20

B u cümleyi kuran arkadaşımızın takımı büyük ihtimal 4-2-3-1 oynamakta . Eee yeni trend de bu zaten . Ama bilmiyor ki 4-2-3-1 de 4-4-2 ’ den doğdu . Şimdi bazılarımız soruyor ne bu sayılar arkadaş diye , hiç merak etmeyin aklımın yettiğince kafanızdaki soru işaretlerini kaldıracağım .

Bildiğiniz gibi futbol kaleci hariç sahada 10 kişiyle oynanıyor . Bu adamların , bu sahaya bir şekilde dizilmesi şart olmuş . Bakalım geçmişten günümüze nasıl dizdik biz bu adamları .
2-3-5 İle Çıktık Biz Bu Yola
rak adlandırılmış bu sistem . Savunma sistemlerinin henüz gelişmediği , futbolun uzun toplar ve bireysel yetenekler ile ön plana çıktığı bu dönemde haliyle çok sayıda hücumcuya yer verilmiş . İşin garip tarafı maçlardaki gol sayısı oldukça az . Bu da ‘’ Diziliş mi önemli yoksa oyun felsefesi mi ?’’ tartışmalarının belki de başlangıç noktası .
WM Sistemi
Büyük değişimlerin başladığı noktadayız . Oyun kurucu mevkiisini kazandırdın sen bize “ WM ”. 1925 yılında Arsenal London kulübünün başına geçen Herbert Chapman , reformist bir yaklaşımda bulundu . Orta saha oyuncularından birisini stoper mevkiine çeker , iki orta saha oyuncusunu da defansif olarak hücumu destekleyecek şekilde konumlandırır . Başarılı olmak için orta sahayı güçlü tutmak gerektiğine inanan Chapman , 2 iç ve 2 dış orta saha oyuncusu ile ortada bir dörtgen oluşturur . Bu sistem birçok İngiliz takımı tarafından da benimsendi ve uygulandı . Bu sistem , Alex James ile futbol tarihinin ilk “ Oyun Kurucu ” sunu da yaratmış oldu .
Teşekkürler Macaristan
Bu bir taktik savaş . Adeta bir düello , bir satranç oyunu . Her başarılı taktiğin elbet bir sonu gelmeliydi . Buna hiç şüphe yoktu . Yoksa değişim nasıl devam edecekti ki .
25 Kasım 1953 günü Wembley Stadyumu ’ nda acayip şeyler oldu . Macarlar İngilizleri 6-3 yenmişti . Dünyanın artık geride bıraktığı WM sistemini benimseyen , futbolu sade-
Şu anki dizilişleri düşündüğümüzde bu ne arkadaş dediğinizi duyar gibiyim . 1900-1940 yılları arasında “ Piramit ” olace kendilerinin bildiğini zanneden İngilizler ; futbol anlayışını değiştirmiş , total futbolun temellerini atmaya başlamış Macarlar karşısında büyük bir hezimete uğradı . Peki , ne idi Macaristan ’ ın oyunu ?
Galibiyet Macaristan ’ ın başarılı 4-2-4 sisteminin bir eseri olarak görüldü . WM temelli , oradan devşirilmiş olan 4-2-4 , WM sisteminin hâkimiyetine son vermiş oldu .
1953 ‘ teki o efsane maçtan sonra , yukarıdaki WM sistemine ek olarak Macaristan futbol ekolü olarak ortaya çıkan , WM temelli 4-2-4 sistemi hücumda en önemli taktik olarak 1960 ’ ların ortalarına kadar ağırlığını korumuştur . Farklı liglerde , farklı takımlar , bu sistemleri kullanmaya devam etmişlerdir . Bu dönem , futbol sistemlerinde önemli bir reform ve yenilenme dönemi olarak anımsanır .
Liberolu Sistemler
Babalarımızın hayatımıza kattığı bu terime pek aşina sayılmayız . Zaten bu tarz sistemleri izlemeye de yaşımız el vermedi . Ama taktiğin gelişme hikâyesi pek ilginçtir .
‘’ Catennacio Sistemi ’’ olarak adlandırılan bu sistem , İtalyanca ‘’ asma kilit ’’ anlamına gelir . Bu sözcüğü futbol dünyasına kazandıran ‘’ II Mago ’’ lakaplı ‘’ 1-0 ’’ ların adamı Helenio Herrera ’ dır . Bu sistem savunma ağırlıklı bir dizilişe sahiptir . Savunma bloğunun arkasına , stoperleri uyaracak , defanstan seken topları uzaklaştıracak hatta yeri geldiğinde sürpriz bir şekilde atağa çıkacak bir oyuncu yerleştirilir . Avustralyalı teknik direktör Karl Rappan ’ ın mucitliğini yaptığı bu sistemde Rappan ’ ın bu taktiğe bulduğu isim de Fransızca ‘’ kilit ’’ anlamına gelen “ verrou ” oldu ve SW ( Sweeper ) yani libero da “ verrouilleur ” olarak çağrıldı . Zaten bu kelime de kapı süpürücü anlamına gelmektedir . Anlayacağımız üzere liberolar defansın süpürücüleri , açıklarını örten oyuncular olmuşlardır . Özellikle Helenio Herrera 1960 ’ lı yıllarda bu sistemi gelişti-