Optimum Dec. 2017 | Page 41

yapsın. Ve yanıma 30 sene tecrübeli HSBC ve Citi Bank’ta çalışmış çok değerli bir IT sorumlusu Akdar Cemal’i verdiler. 2005- 2007 arasında birlikte çalıştık ve ondan çok istifade ettim ama onun yapamayacağı çok şeyi de yaptım. Bulunduğum pozisyon aşağı yukarı Kuveyt Türk’ün yarısını yöneten bir pozisyondu. Bir operasyon merkezi aslında tam bir endüstri mühendisliği alanıdır. Tüm operasyonel süreçler bunların verimli hale gelmesi, kuyruklar, teknoloji alt yapısının kurulması, çağrı merkezinin kurulması ve çalıştırılması, ekiplerin kurulması, yeni bir IT ekibinin seçilmesi, hizmet kalitesinin belirlenmesi, süreç yönetiminin IT süreçleri ile birleştirilmesi... Yani tam bana göre bir iş olmuş oldu. 2005’te bu durum beni o kadar motive etti ki doktorama tekrar döndüm. Teknoloji yönetimi alanında ilerledim doktorada. Pozisyon beni böylece bir şekilde motive etti. Kuveyt Türk’ün zor zamanlarında o kadar iyi hamleler yapmışız ki Kuveyt Türk şuan teknolojisini satar hale geldi. Yeni kurulan Vakıf Katılım’a teknolojisini biz verdik. Türkiye’nin Ar-Ge desteği alan ilk bankası olduk. Bunlar bizim başarılarımız oldu. 2011’de başladık, dev bir bankacılık üssü inşa ettik. Yani 2005’ten 2011’e kadar Kuveyt Türk’ün “skyrocketing” yaptığı tüm aşamalarda Kuveyt Türk’ün alt yapısını yönetmek bana nasip oldu. Akdar Beyin görevi bittiğinde giderken hakkımda ‘’Ahmet bey çok rahatlıkla bu bankanın genel müdürü de olabilecek potansiyele sahiptir.’’ şeklinde konuşarak ayrıldı. Daha sonra ben o Akdar Bey için tekrar iş buldum ve bu sefer de ben ona yardımcı olmuş oldum. Şu an da Kanada’da yaşıyor hala görüşürüz. Katılım bankacılığını anlatabilir misiniz? Çünkü çoğu insan nasıl bir şey olduğunu bilmiyor. Dünya’da 60 yıllık bir banka modelidir. Özellikle 1950’lerden sonra Müslüman ulus devletler ortaya çıkmaya başladı. Bangladeş, Tunus, Cezayir, Mısır, Sudan gibi ülkeler kendi inançlarına uygun bir bankacılık geliştirebilir miyiz diye düşünmeye başlamışlar ve İslami bankacılıkla ilgili ilk makaleler yazılmış. 1960’larda Ahmet El Naccar diye biri Almanya’da kooperatif bankacılığında çalışmış ve ülkesine döndüğünde kırsal bir yerde bir model denemiş. Köyde topladığı parayı sisteminde kullanmış ve bir şekilde değerlendirmiş. Bir sistem kurmuş ve çalışmış. Müşteri sayısı gün geçtikçe artmış. Mısır’da o zamandaki sosyalist ihtilal sebebiyle sisteme el konulmuş. Oradan körfeze gidip sistemini tanıtmış. Faizin haram, ticaretin helal olduğunu esas alarak bir model ortaya konmuş. Körfezden başlayıp yavaş yavaş yayılmış. Bu sistemde bankaya para yatırılanlara bir faiz verilmiyor. Onlar bankanın kar ve zararına ortak oluyorlar. Vadelerini biliyorlar. Parayı alan kullanan banka da ticari alım satımlarda kullanıyor. Elde ettiği karı da para havuzuna dağıtıyor. Borsadaki endeks neden artıyor çünkü şirketlerin değeri artıyor. Dolayısıyla bir şekilde herkes kendi payı ölçüsünde kazanıyor. Özellikle değerlere ve İslami prensiplere bağlı kararlar alınıyor. 3 elmaya 5 elma almak her zaman faizdir. 3 elmayı ben alırsam ve 5 elmaya satarsam bu faiz olmuyor. Bazen problemler yaşayabiliyoruz ama biz o riskleri almış oluyoruz. Genel olarak hayatınızdaki akışı anlattınız. Hayatta kendinize hedefler mi belirlersiniz yoksa hayatın akışıyla mı ilerler olaylar? Aslında akademisyen olmayı gerçekten istiyordum ve bunu denedim de. Fakat bir işe girince hem bunu yapayım hem bunu yapayım diyemiyorum. Bir işe odaklanmak ve o işin hakkını vermek gerekiyor. İşin içine girdikten sonra da çıkamıyorum. Tabi IT alanında olduğumda da genel müdür 41