Optimum Dec. 2017 | Page 36

Kültür ve Sanat

Frida Kahlo

Frida Kahlo , onca acıya rağmen tuvallerine hiç siyahı bulaştırmamış , renklere sıkı sıkıya sarılmış kadın . Hayatının karanlığına inat renkleri paletinden tuvallere taşıyıp onlara hayat veren Frida , kısacık hayatına bir insanın tahammül edemeyeceği kadar çok acı sığdırdı . Yaşadığı döneme tanıklık edenlerin dediği gibi ; tüm yaşamı baştan sona ıstıraptı . Ama aynı zamanda gerçek bir yaşamdı Frida Kahlo ’ nun yaşamı ... Dört kız çocuğu bulunan ailenin 6 Temmuz 1907 yılında doğan üçüncü kız çocuğu Frida , doğum günü tarihini Meksika Devrimi ’ nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 olarak kabul etti . Dönemin en iyi eğitim veren kurumlarından biri olan Ulusal Hazırlık Okulu , onun kültürel ve politik hayata yakınlaşmasında önemli bir rol oynadı . Hayatını tüm yönleriyle yeniden şekillendiren olay 17 Eylül 1925 yılında geçirdiği kaza oldu . Bu kaza hayatının ikinci yarısının başlangıcı olmuştu adeta . Okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvaya çarpması sonucu ölümden dönen Frida ’ yı uzun yatak seansları ve bitmek bilmeyen bir tedavi süreci bekliyordu . Ailesinin ona hediye ettiği tuval ve boyalar hayatının bundan sonraki döneminde hislerini ifade edebilecek en büyük destekçisi olmuştu . İnsanın ifade edemediği şeyin gücü patlayıcı , hasar verici , kendi kendini yıkıcı bir güçtür . İfade etmek , kurtulmanın başlangıcıdır , bu yüzden Frida acılarla dolu bu hayatını tuvallerde yaşatmıştı . Aslında pek de önem vermeksizin başladığını söylediği resim hayatının en büyük parçası , yaşamının kendisi olmuştu . Dönemin ünlü ressamı Diego Rivera ile yaptığı evlilik en derin acılardan biri olarak hayatının merkezine yerleşmişti . Hayatında iki büyük kaza geçirmişti Frida , biri Diego idi ve diğerinde ise bir tren az daha onu öldürüyordu ama Diego kesinlikle çok daha yıkıcı olmuştu . Diego , Frida ’ ya paletindeki renkler kadar saf ve canlı bir hayat sunamamıştı ama Frida , ilişkisindeki içinden çıkamadığı tüm derin kuyulara rağmen Diego ’ dan vazgeçemiyordu . Onunla geçirdiği her an , bu dipsiz kuyunun biraz daha içine çekiyordu onu ; ama vazgeçmiyordu Frida , vazgeçemiyordu . Frida ’ nın hayatında en çok sahip olmak istediği şey çocuktu , belki bir çocuğunun olması paletine yeni renkler katabilir , hayatına bir umut olabilirdi ; ancak sağlık sorunları nedeniyle bir kez çocuğunu aldırmak zorunda kaldı . Bunun üstüne art arda iki kez düşük yaptı . Bu onun için ilk acı değildi elbet ama katlanması en zor olanlardan biriydi ama yine de renklerine sarıldı Frida ve 1932 yılında yaptığı “ Henry Ford Hospital ” adlı eserinde , yaşadığı acıyı tüm yalınlığıyla tuvaline aktardı . İçindeki güçlü kadın , otoportrelerinde resmettiği tasfiri , acılara karşı en dik duran yanıydı .
36