nisan2019 nisan2019 | Page 54

Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına; Yerleştirse başını, iki diz kapağına; Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi? Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi?..” mısralarını düstur edinerek yapılan muhasebenin neticesinde elde edilecek bulguların, yukarıdaki ifadeleri destekleyeceği aşikardır. Kendini tanıyan, dünyayı tanıyan insan için dünya sevilecek bir nimettir. Çünkü cennete giden yol dünyadan geçer. Nasıl sevdiğine, ne için sevdiğine bakmalı. İki kapılı bir han olarak görenlere ne ala, lakin vay tapulu bir han olarak görenlerin haline. Çünkü cehennemin yolu da dünyadan geçer. Madem bu hana uğramadan cennet de yok cehennem de, o vakit karanlığın saltanat sürdüğü bu handan göçmesini bilmeli. Onu da ancak kendini bilen bilir. Buradan yola çıkarak “Ahireti kazandıramayacak dünya, beş para etmez” şeklinde bir ifadeyle; dünyanın, tek başına anlam ifade edemezken ahiretle koordineli hareket etmesi şartıyla anlam kazanan gurbet eli olduğu kanısına varılabilir. Zorlu imtihanlarla sınanarak, baş gösteren yorgunluk ve doygunluğa rağmen nasıl olur da dinç kalabiliriz? Gırtlağına kadar ulaşan çirkinliklere rağmen görmezden gelmek, şedid kazazedenin ardında bıraktığı molozlarla dolu enkaz yığını dünyayı güzel görmek ne mümkün? İşte olgunluğun ve olmuşluğun belirtisi burada tezahür eder ki “Güzel bakan güzel görür” iddiasıyla dikkatler bu noktaya çekilmek istenmektedir. Usta bir kameramanın, görüntü kalitesi yüksek son model kamerasıyla güzel bir açıdan çekilen; kapısından geçerken kimsenin tenezzül edip de bakmadığı bir harabeyi düşünelim. Yıkık dökük duvarlarına, çökmüş çatısına ve hiç de iç açıcı olmayan renk gruplarına rağmen ne de güzel görünür değil mi fotoğrafta? Oysa görüntü kalitesi son derece düşük olan sıradan bir makineyle resmedilen, eşsiz bir güzellikteki manzara da dahi o güzelliği ve etkileyiciliği görmemiz mümkün değildir. Bu yüzdendir ki fotoğrafçılar yüksek kaliteli kameralar tercih etmektedir güzel görebilmek için. Evet dünya bir harabeden farksızdır ve ne yazık ki hiç de iç açıcı manzaralar barındırmamaktadır. Fakat güzel görebilmek, yüreklerin görüntü kalitesinin derecesine bağlıdır. Aksi durumda güzellikler içerisinde yaşayıp da güzel görememek kaçınılmaz olur. 54