nisan2019 nisan2019 | Page 52

Yusuf Kenan Güven Karamsarlığa, karanlığa, karmaşıklığa esir olmuş ruhlar alemidir dünya. Yığınlar dolusu mutsuz, umutsuz çehrelerin saltanatında; ameliyat masasında ölüme terk edilmiş maktulden ibaret. Gülen yüzler kalın bir toz tabakasıyla kendini müzelik raflarda muhafaza ederken; kırılmaz kalpler, incinmez ruhlar hayal edilemez bir ütopya durumunda. “Nerde o eski..” diye başlayıp derin bir iç çekerek devamını getiremediğimiz yarım kalmış cümleler manzumesi. Geçmişe duyulan aşırı özlemle geleceğe duyulan küskünlüğün arasında yorulmak bilmeyen bir git gel sarkacında ömür tüketenler için yok mu bu karamsarlığın dermanı, umutlu olmanın formülü. Huzurlu hayat terapileri, ciltler dolusu mutluluk yöntemleri neden cevapsız kalmış olabilir asırlardır arayış içinde olanlar için. Güçleri herşeye yeterdi oysa ki. Akılara durgunluk veren bilim, ..bunu da mı yapmışlar diye hayretle seyrettiğimiz gelişmeler, ilerleyen teknolojinin gücü ‘mutlu insan’ profiline mi yetmeyecekti. Meseleye akıl erdiremeyen birine söylense kahkaha atılacak, dalga konusu olacak bu ifade aklı eren biri için uzun bir sessizliğin ardında yatan yürek burukluğu. Peki yok mu içimizde mutlu kimseler? Dünyayı seven yok mu? Ben dünyayı seviyorum diyerek ‘beş para etmez dünya’ safsatasına meydan okuyacak kimse. Mutsuz olmamıza neden olacak bu kadar menfi olayın arasında kimin haddine mutlu olmak. “Çöplük çukuruna dönmüş çevremizde bizi mutlu edecek kimsemiz yok ki ama..” serzenişinde haklılık payı var mı acaba? Yoksa cilalı ruhların cilaladığı hayallerimiz miydi karanlık ışıklarını ruhlarımıza yayan. Çirkin insanlar yüzünden mi çirkindi dünyamız, yoksa.. 52