Üç kıtaya hakim olan Osmanlı Devleti gittiği her yere İslam ile birlikte tarihini ve
kültürünü de götürmüştür. Her köşesi buram buram tarih kokan Anadolu’dan hiçbir farkı
olmayan şehirler kurmuştur. Üzerinden asırlar geçmesine rağmen ecdadın izleri halâ
ayakta. Mekke, Medine, Kudüs Şam, Bosna, Kahire, İstanbul... Aralarında kilometreler
olmasına rağmen birbirlerinden ayıramayacağımız İslam’ın gözbebeği şehirler.
Devlet-i Aliyye¸ Mısır’da uzun yıllar hâkimiyet sağlamış ve başta başkent Kahire olmak
üzere İskenderiye¸ Sina¸ Şarkiye gibi büyük kentlerde eşsiz mimarî yapılar ve eserler inşa
ederek bu tarihî yapıları Mısır halkına miras bırakmıştır. Mısır topraklarını baştan aşağı
imar eden, savaşçılığıyla olduğu kadar, devlet adamlığıylada kendisinden sonra gelenlere
örnek olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından yapımına 1830 yılında başlanan cami,
1848 yılında Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa döneminde tamamlanmıştır. İstanbul’dan
getirtilen Mimar Yûsuf Boşnak tarafından inşa edilmiştir. Mehmed Ali Paşa Cami klasik
Osmanlı mimarisinin Mısır’daki en önemli örneklerinden biridir. Cami Osmanlı selâtin
camileri tipinde inşa edilmiştir. Süslemelerinde de barok ve rokoko gibi Batılı üslûplar
tercih edilmiştir. Cami kubbeli bir harimle şadırvanlı bir avludan meydana gelmektedir.
Selahaddin Kalesi’nden Kahire’ye bakıldığında Osmanlı mimarisi ile yapılan camiler
hemen fark edilebilmektedir. Kahire Kalesi’nin de üzerine kurulduğu tepelerden birinde
tüm Kahire’ye hakim bir konumda bulunur. Kavalalı Mehmed Ali Paşa Cami hâlen tüm
canlılığı ile ayaktadır.
44