Birliktelik kavramı çözülmeye uğramaktadır. Hızlı üretim kadınları da hızla çalışma hayatı
içerisinde dahil etmektedir. Bununla birlikte, zaten babadan uzaklaşmış çocuk anneden
de uzaklaşma dönemine girmektedir.
Bedensel ve ruhsal açlıklar böylece ortaya çıkıyor bu eksikliklerin yerine idame edeceği
şeyler arayan çocuk büyük oranda gelişimine katkı sağlayacak tamamlayıcılar değil;
aksine çözülmeyi hızlandıracak bir çarkın içerisine dahil olmaktadır. Sanal arkadaşlıklar,
aşırı bilgisayar ve telefon kullanımı yahut; başıboşluğu sebebiyle ahlaki yoksunluğu olan
ortamla tanışabiliyor.
Sanayi devrimi veyahut herhangi bir teknolojik gelişmenin hayatımıza sadece olumlu
katkıları olmamaktadır. Getirilen yeniliklerin, olumsuzluklarını bertaraf edecek politikalar
izlenmediğinde, oluşturduğu tahribatı getirdikleri güzelliklerle örtmeye maalesef güç
yetirilemeyecektir.
Şuan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere birçok bakanlık aileyi ve
geleceği ifade eden çocuğu toplayıcı politikalar izleme yönünde hareket etmektedir.
Ancak ne yazık ki hızlı fabrikalaşma ile evden çekip alınan ebeveynlerin çocukta meydana
getirdiği boşluğu kapatacak bir araç bulmak hiçte kolay olmamaktadır. Birçok çalışma bu
sebeple amacına ulaşamadan yarıda kalmaktadır.
Bundan önceki tüm yeniliklerde olduğu gibi – olumsuz yönünü ortadan kaldıracak bir yol
izlenmedikçe – teknolojik her yenilik ahlaki yozlaşmanın hızlandırıcıları olmaya devam
edecektir.
Ne teknolojiyi takip etmeden gelişmek mümkündür ne de ahlaki değerleri yitirerek. Bu iki
uç birbirine orantılı gitmek zorundadır ki ‘’millet’’ kavramının içi dolabilsin. Velhasılı
kelam; tamamen üretime dönen yüzümüzü, geleneklerimizde mevcut olan ahlaka, güzel
hasetlere hızla çevirmeliyiz.
Sadece teknolojide zirvede olmak yerine hem teknolojide hem de ahlaki gelişmelerde
ilerleyip, zirvenin bir alt basamağında olma korkumuz olmamalıdır. Zihnen ve ahlaken
gelişmiş bir toplum –gençlik- o teknolojiyi zamanla zirveye ulaştırmayı da şüphesiz
başaracaktır.
37