nisan2019 nisan2019 | Page 35

Merve Diken İnsan yaratılışı itibariyle başkaları ile beraber hareket etmeye muhtaç bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Birlik, beraberlik ve istişare Yaratıcı tarafından tavsiye edilmiş ve ‘’…dağılıp, ayrılmayın…’’ (3/ Ali İmran / 103) öğüdüne uyanlar, bütünlük içerisinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. İnsanlık tarihi boyunca birçok evreden geçmiş, göçebelikten sonra yerleşik hayatın daha cazibeli ve kolay olduğu görülmüştür. Yerleşik hayatla birlikte hayvancılığa dayanan ekonomi yerini yavaş yavaş tarıma bırakmıştır. İnsan bu evrelerde, hayatın her basamağında kendisi aktif ve kendi hayatının başrolünde bulunmuştur. Gerek göçebe olup hayvancılık gerekse yerleşik hayata geçip tarıma yönelmesinde kendisi aktif rol almıştır. Çadırını kurup, düzenini oluşturmuş, hayvanını beslemiş, satarak ya da takas yoluyla ticaret yapmış, kesip; yemeğinden- halısını yapmaya kadar her alanda başrol kendi olmuştur. Aynı şekilde tarım toplumunda da toprağı süren, eken, toplayan, ticaretini yapan vb. her alanda kendisi etkindir. Böylece kişi yeteneklerini ve kendisini tanımakta; varlığının, becerilerinin farkında olmaktadır. Bu süreçte tabi ki insanlar birbirlerini tamamlayacakları konularda beraberliklerini, yardımlaşmalarını sürdürmüş, takas usulü ile de ellerinde olmayanı temin etmişlerdir. Böylece her şeyin kesin bir bedelinin olması da söz konusu olmamıştır. Usulde kimi kas gücü ile takasını yaparken kimi elindeki başka bir ürün ile takasını gerçekleştirmiştir. 18. yy. da ortaya çıkıp, 19. yy. da yayılan Sanayi Devriminin ( Endüstri Devrimi) etkisiyle bireyde sadece sanayi anlamında bir değişiklik yaşanmamış, özellikle insan bedeni ve kendini tanıması konusunda ciddi bir kayma olmuştur. Sanayi devrimi ile seri üretime geçilmesinin birçok sebebi vardır. 35