nisan2019 nisan2019 | Page 24

“Bir ev var baba!” dedi. “Ama biraz peşinat lazım...” Vahit Bey ertesi sabah erkenden kalkıp bankaya vardı. Ne var ne yoksa çekip yolladı İstanbul’a. Onu evden uğurlarken Nevin Hanım’ın yüzü de gülüyor gibiydi. Kiradan kurtulan oğlu için seviniyordu belli ki. Fakat akşamüzeri bir bardak çay alıp balkona çıktıklarında kadıncağız yüreğine gizlediğini ağzından kaçırıverdi. “Biz burada ölürüz Bey. Bu mezarlığa baka baka ölürüz…” Öldü de! Çok geçmeden, bir anda, hiç beklemeden çekip gitti Nevin Hanım. O yokken ev bomboştu sanki. Arkadaki odalar iyice bir gereksizdi şimdi. Balkon, hele bu balkon… Vahit Bey kurumuş fesleğenlere şöyle bir elini uzattı. Kurumuş yapraklarından birkaç tanesini koparıp ufaladı. Ardından telefonu aldı eline. Kulağına götürüp küçük oğlunu aradı. Hiç uzatmadı lafı. “Bu evi satalım.” dedi usulca. “Parasıyla sen de şu geçen dediğin evi alırsın. Abin gibi, sen de kurtul kiradan.” Kapatmak üzereyken ekledi. “Ben bu mezarlığa bakamam artık!” Sesi titriyordu. 24