nisan2019 nisan2019 | Page 18

Hamide Akkaya “Hocam! Bu iş nicedir içimi yakıp kavurmaktadır. Düşünüyorum ki ta sahabe-i kiramdan beri defalarca muhasara edilen ve mübarek ashabın kanları ile sulanmış bulunan şu Konstantiniyye şehri niçin fethedilemiyor? O beldeyi fethetmenin yolu nedir? İşte bu yüzden uykularım kaçıyor, sabahlara kadar planlar yapıyorum.” demiş bir gece yarısı Şehzade Mehmed hocası Molla Gürani’ye. Müjdelenen bir sevdanın izlerini sürmek isterken yanan bir yürek taşır Şehzade Mehmed. Yüreği Peygamber Efendimizin müjdesine nail olabilmenin arzusuyla yanar ve “Muhakkak Konstantiniyye feth olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Hadis-i Şerifini, hocası Molla Hüsrev’den duyduğu andan beri de düşüncelere dalmaya başlar, İstanbul’un fethine dair kafa yorar, gecesini gündüz ederek bu uğurda çalışmaya başlar ve fetih aşkıyla deli divane olur. Şehzade Mehmed’in yüreğindeki fetih aşkı zaman geçtikçe yüreğinde demlenir, o sevda demlendikçe de boş durmaz Mehmed. Peygamber Efendimizin müjdesindeki komutan olabilecek yetkinliği kazanmak için geliştirir kendisini. İlim alanında, teknik alanlarda ve birçok alanda tahsil görür; birçok dil öğrenir ve meslek olarak top dökümcülüğünü seçer. Ki bu seçimi, İstanbul’un fethi için attığı önemli adımlarından biri olmuştur. Babası II. Murat’ın ölümünden sonra, 1451 yılında ikinci ve son kez tahta çıkan II. Mehmed, derhal yüreğinde demlenen sevdanın peşine düşer; fetih için çalışmalara başlar, siyasi ortamın fethe engel olacak karışıklıktan uzak olması için Venedik, Eflak gibi prensliklerle antlaşmalar yapar, Karamanoğulları ile saldırmazlık antlaşmaları imzalar… Fiziki hazırlıklar kapsamında da ilk olarak Rumeli Hisarı’nın inşası çalışmalarını başlatır. 18