NEFESS Nisan 13 | Page 16

Yurtdışında bu alanda pek çok kaynak, merkez var. Türkiye’de hastalandığınızda bir doktora gitmek maalesef yeterli olmuyor. Bir doktor ameliyat derken başka bir hekim ameliyata gerek olmadığını savunuyor. Bu durum hasta psikolojisiyle bir kafa karışıklığına neden olabiliyor. Homeopati ile ilgilenenler bütünsel bir yaklaşımda olduğu için bu tür karışıklıklar ortadan kalkıyor mu?

Evet klasik tıpta bu tip görüş ayrılıkları oluyor ve bu çok normal. Her sistemin olduğu gibi tıbbın da eksiklikleri ya da farklı bakış açıları var ve klasik tıbbı eleştirmek yerine, bize sağlayacağı olanakları değerlendirmek gerekli diye düşünüyorum. Homeopati bu açıdan tüm tıp sistemlerini geride bırakan mucizevi bir yöntem gibi görülmemeli. Hastalık ne olursa olsun bir hekimin görüşünü almak gerekli. Ama özellikle bazı kronik hastalıklarda, klasik tıp iyileştiren bir yöntem bulmak yerine, baskılayıcı tedavileri kullanıyor. Bunun sebebi ise insana parçaların bir araya geldiği bir makine gibi bakmaları oluyor. İşte bu gibi durumlarda, holistik bakış açısından yoksun, hastaya bütün bakamayan yöntemler, bahsettiğiniz kafa karışıklığını yaratıyor. Bambaşka tedaviler öneren başka uzmanlar devreye giriyor. Bu gibi durumlarda homeopatideki bütüncül yaklaşımdan faydalanmak, hastayı çok rahatlatıyor. Neden hastalandığının sebebini daha geniş açıdan görebilince, kendini de daha iyi tanıyabiliyor. Ama her koşulda klasik tıbbı reddetmeden ilerlemek en ideali. Bence Homeopati klasik tıpla elele yürüdüğünde en güzel sonuçları veriyor, birbirine karşı değil, bir arada yürüyen yöntemler gibi görülmesi daha sağlıklı sonuçlar doğuruyor.

Başınız ağrıdığında geleneksel yöntemlerle bir ilaç alırsınız ve geçmesini beklersiniz. Homeopatik tedavide durum biraz farklı. Baştan sona bu süreci bizimle paylaşır mısınız?

Homeopatik terapi, danışanın homeopata gelip şikayetini anlatmasıyla başlar. Şikayetinin nasıl başladığı, nasıl seyrettiği, hangi zamanlarda, ne şekilde ortaya çıktığı gibi kriterler çok önemlidir. Bununla beraber, bu insanın nasıl bir karaktere sahip olduğu, hayata nasıl yaklaştığı, ne tepkiler verdiği, nelere öfkelenip, nelerden endişeye kapıldığı gibi durumlar da göz önüne alınır. Hastalığının karakteristiği de tıpkı bir insanın karakterini inceler gibi incelenir. Derinin görünen ya da görünmeyen kısımlarında mı döküntüsü var? Sıcak uygulama mı yoksa baskı mı ağrıya iyi geliyor? Geceleri mi yoksa gündüz saatleri mi kötüleşiyor? Gibi sorularla hem hastanın hem de hastalığının karakteristiği ortaya çıkarılır. Tüm bu bilgilerden yola çıkarak, bu kişiye eş olacak bir homeopatik remedi seçilir. Bu remedi, doğada benzer semptomları yaratma kapasitesine sahip bir maddedir. Basit bir örnekle, çarpıntısı olan ve uykusuzluk çeken birine, homeopatik şekilde hazırlanmış kahve vermek gibi. Bu benzer madde bulunup, kişiye verildiğinde, gözlemleme süreci başlar. Şikayetler ne ölçüde iyileşir/değişir, mental ve ruhsal durum nasıl değişir? Uyku/yemek düzeni ne duruma gelir? gibi soruların cevabına bakıldığı bir gözlem sürecidir bu. Herkesin tedaviye vereceği cevap farklı zamanlarda ortaya çıkar. Burada da her insanın farklı karakteri devreye girer. Ardından iyileşme sağlanıncaya kadar doğru dozda doğru remedi verilir ve bu süreç gözlemle, hasta ve terapistin sürekli irtibatta kalmasıyla devam eder.

Homeopati alanında Türkiye’de ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Türkiye’de özellikle İzmir ve İstanbul’da kurulmuş olan Homeopati Dernekleri, uzman yetiştiren eğitimler, seminerler ve homeopatinin bilinirlik kazanabilmesi adına düzenledikleri atölyelerle oldukça başarılı işler yapıyorlar. Her birinin düzenlediği 2-4 sene arasında süren Homeopati eğitimleri var. Bu eğitimden mezun veya halen eğitimde olan insanların yardım alabileceği veya bilgi paylaşabileceği gruplar oluşmuş durumda ve Homeopati danışmanlığı yapmaya başlayan insanların aldıkları vakayı paylaşıp destek alacakları süpervizyon toplantıları yapılıyor. Yurtdışından, dünyaca tanınan homeopatlar seminerler için davet ediliyorlar.

Türkçe kaynağın azlığı sebebiyle bazı Homeopati kaynak kitapları Türkçeye çevrilip basılıyor. Homeopatik remedilerin eczanelerle satılabilmesi için izinler alınıyor. En önemli çalışmalardan biri olarak da, homeopatinin yasal durumu, kimlerin Homeopati uygulayabileceği, Homeopati danışmanlarının denetlenmesi gibi yasaların oturtulması adına Sağlık Bakanlığı’yla görüşmeler sürdürülüyor. Yani homeopatinin eğitimini, uygulanışı yasal bir zemine oturtmak, bilgisiz kimselerce bu işin yapılmasını engellemek, daha güvenli bir zemin oturtmak adına her geçen gün yeni bir çalışma yapılıyor. Çok yakın bir gelecekte, Türkiye’nin, diğer Avrupa ülkeleri, Abd ve Hindistan’da olduğu gibi Homeopati çerçevesi oturtulup, hem danışan hem de danışmanlar için belirgin bir platform oluşturulacak.