A
kdeniz mimarisinin efsanesi kimi zaman gerçeğini geride
bırakır. Diğer pek çok hala yaşayan gelenekte olduğu gibi,
Akdeniz mimarisi de yeni, daha çağdaş gelişmelere tezat
teşkil eden bir tarihi kimliğe sahip. Akdeniz mimarisi
fikrinin 20. yüzyılın başlarında A.B.D.’de Akdeniz Canlanması
olarak bilinen tarihselci tarzla başlamış olması durumu daha da
karmaşıklaştıran bir gerçek. İspanyol emsallerinden etkilenen Akdeniz
Canlanması 1910’lardan 1940’lara kadar Amerika’nın California ve
Florida gibi sıcak eyaletlerinde popüler bir mimari tarzıydı. Bu
tarihselci tarz, stukko duvar yüzeyleri, düz ya da az eğimli terrakotta
ve seramik çatıları, kemerleri, desenli ya da seramik kaplı parapet
duvarlarıyla belirginleşiyordu. Hollywood yıldızlarının Sunset Bulvarı
gibi filmlerde karşımıza çıkan Akdeniz tarzı evleri, savaş sonrası
Amerikan banliyölerinde beliren milyonlarca Akdeniz tipi eve ilham
kaynağı oldu.
Buna karşın Avrupa’da modern Akdeniz mimarisi bir tarz olarak değil,
modernizmin alan ve ışığa olan ilgisine paralel, organik bir yaklaşım
olarak gelişti. Josep Lluís Sert, Eileen Grey ve Le Corbusier gibi önde
gelen modern mimarlar Akdeniz’de buranın iklim ve yaşam tarzından
yararlanan ama bir tarz oluşturma çabası gütmeyen konut örnekleri
yarattılar. Bu mimaride, iç ve dış mekanları bağlayan alan akışı, kaya,
deniz ve bitkilerin dramatik topografisi ile birleşerek tarz ve biçimden
çok, çevreyi vurguluyordu. Le Corbusier hayatının son dönemini bu
mimarinin basit bir örneği olan Fransa’nın Roquebrune-Cap-Martin
kasabasında kendi tasarladığı, taş bir temele oturtulan küçük, ahşap
bir kulübede, her gün yüzdüğü Akdeniz’in kıyısında geçirdi.
Bugün bu modern Akdeniz mimarisinin idealleri, özellikle Akdeniz
ülkelerinde, yeni yaşam biçimlerinin gelişimine paralel, yeni
ve farklı eğilimler gösteriyor. Akdeniz mimarisinde tarihselcilik
ve sürekli yeniden ısıtılıp önümüze konan geç modernizm artık
yerlerini giderek karmaşıklaşan müşteri gereksinimleriyle,
şehirleşmeyle ve doğayla geçmişi birleştirme arzusuyla doğrudan
iletişim kuran bir mimariye bırakıyor. Bunun yeni tamamlanan bir
MYTHS OF THE MEDITERRANEAN
DIVERCITY ARCHITECTS EXTENDS THE IDEA OF
MEDITERRANEAN ARCHITECTURE IN THE PSYCHIKO
HOUSE IN SUBURBAN ATHENS.
T
he legend of Mediterranean architecture
sometimes outstrips its reality. As with many
other living traditions, the architecture of the
Mediterranean has a historical identity that
is in contrast to newer, more contemporary
developments. The fact that the idea of Mediterranean
architecture started off as a historicist style known
as Mediterranean Revival in the U.S. in the early 20th
century further complicates the issue. The Mediterranean
Revival influenced by Spanish precedents was a popular
style of architecture from the 1910s to 1940s in America’s
warm weather states such as California and Florida.
This historicist style was characterized by stuccoed
wall surfaces, flat or low-pitched terracotta and tile
roofs, arches, scrolled or tile-capped parapet walls.
The image of hilltop mansions of Hollywood stars in
the Mediterranean style visible in films such as Sunset
Boulevard was the impetus for the further popularity of
Mediterranean architecture in millions of examples in
post-war American suburbia.
In contrast, in Europe the Mediterranean modern evolved
not as a style but as an approach developed in a more
organic way in line with modernism’s interest in space
and light. Leading modern architects such as Josep Lluís
Sert, Eileen Grey and Le Corbusier created examples
AKIŞKAN KÜTLESİ
İLE DİKKAT ÇEKEN
PSYCHIKO EVİ
ATİNA’NIN ŞIK
BANLİYÖSÜ
PSYCHIKO’NUN
YAMAÇLARINA
İNŞA EDİLDİ.
THE FLOWING
FORMS OF
THE PSYCHIKO
HOUSE ATTRACT
ATTENTION ON
THE HILLS OF
THE UPSCALE
PSYCHIKO
NEIGHBORHOOD
OF ATHENS.
MART - NİSAN 2013 / MARCH - APRIL 2013 • NATURA 91