Projeler/Projects: Zamora
C
astile ve Leon (Castilla y León), kuzeybatı İspanya’da yer alan
ve bölgeye has Castillian dilinin konuşulduğu özerk bir bölge...
Geniş alanlara yayılan şarap bağlarıyla ün yapmış bölge
günümüzde 2.5 milyona sahip bir nüfusu barındırıyor. Özerk
bölge içinde yer alan Zamora kenti ise Portekiz sınırına yakın,
kayalık ve nispeten yüksek bir noktada bulunuyor. 12. ve 13. yüzyıla
tarihlenen, korunmuş Romanesk kiliseleri ile Zamora günümüzde bir
“açık hava müzesi” olarak biliniyor.
Tarihi çevrelerde gerçekleşen yapı faaliyetleri, özellikle malzeme seçimi
hususunda tartışılıp dururken, Junta de Castilla y León Ofis Binası
bu tartışmaya (yanıbaşındaki Zamora Katedrali’nde de kullanılan)
kumtaşını tercih ederek yerinde bir yanıt vermiş. Eşsiz kimliğe sahip
bina şeffaflık, organik tasarım ve pasif iklimlendirme gibi tasarım
ilkelerine sahip çağdaş varoluşuyla, yüzyıllardır kireçtaşının kullanıldığı
kentin tarihi geçmişine bir armağan niteliğinde.
Castile ve Leon özerk bölgesinin kullanımına tahsis edilecek olan ofis
binası için 2004 yılında bir mimari tasarım yarışması düzenlendi.
İspanyol tasarım ofisi Estudio Arquitectura Campo Baeza tarafından
hazırlanan proje 2006 yılında birinci seçildi. 2008’de inşaatına
başlanan ofis binası 2012’de tamamlandı. Proje, aslında Estudio’nun
aralarında 2000 yılında Venedik Bienali’nde sergilenen Ulusal İspanya
Pavyonu da olmak üzere çok sayıdaki ödüllü projesinden biri. Junta
de Castilla y León Ofis Binası aslında birbiri ile rasyonel ve kabul
edilebilir bir mimari dille iletişime geçen iki ögeden oluşuyor: Cam
kutu şeklindeki esas bina ve göğe doğru yükselen taş duvar.
70 NATURA • MART - NİSAN 2013 / MARCH - APRIL 2013
OFİS BİNASI,
TAŞ DUVARLARIN
ARDINDA
KONUMLU ŞEFFAF
BİR YAPIDAN
İBARET.
THE OFFICE
BUILDING IS
COMPOSED OF
A TRANSPARENT
STRUCTURE
ERECTED BEHIND
THE STONE WALLS.
H
aving to live with cultural heritage can be
an impediment to the creation of modern
architecture. In addition to preservation
issues there is sometimes the architect’s own
innate respect for a historical fabric that has
taken thousands of years to develop. The issue at once
ethic and aesthetic can be a tricky one especially when
cultural heritage is at stake. If there have been successes
when contemporary architecture is forced to contend
with the monolithic presence of the past they have been
usually realized in a strict application of the language
of modern architecture. Examples such as David
Chipperfield’s Neus Museum, Berlin, or Peter Zumthor’s
Kolumba Museum, Cologne, come to mind for their spare
and neutral juxtaposition of structure and material
against the charged cultural weight of past architecture.
But as we can also see in a new project by the muchrespected Spanish architect, Alberto Campo Baeza, the
opportunity to use a spare architectural language relying on
the expressive power of a material such as stone can also
yield dynamic results. In this recently completed project by
Baeza’s Madrid practice for the administrative offices for
the state of Castilla and León in Spain, 2012, we can see the
dramatic possibilities of adapting modern architecture to a
historic setting using the architectonic impact of stone.