Natura March - April 2013 | Page 70

Projeler/Projects: Zamora C astile ve Leon (Castilla y León), kuzeybatı İspanya’da yer alan ve bölgeye has Castillian dilinin konuşulduğu özerk bir bölge... Geniş alanlara yayılan şarap bağlarıyla ün yapmış bölge günümüzde 2.5 milyona sahip bir nüfusu barındırıyor. Özerk bölge içinde yer alan Zamora kenti ise Portekiz sınırına yakın, kayalık ve nispeten yüksek bir noktada bulunuyor. 12. ve 13. yüzyıla tarihlenen, korunmuş Romanesk kiliseleri ile Zamora günümüzde bir “açık hava müzesi” olarak biliniyor. Tarihi çevrelerde gerçekleşen yapı faaliyetleri, özellikle malzeme seçimi hususunda tartışılıp dururken, Junta de Castilla y León Ofis Binası bu tartışmaya (yanıbaşındaki Zamora Katedrali’nde de kullanılan) kumtaşını tercih ederek yerinde bir yanıt vermiş. Eşsiz kimliğe sahip bina şeffaflık, organik tasarım ve pasif iklimlendirme gibi tasarım ilkelerine sahip çağdaş varoluşuyla, yüzyıllardır kireçtaşının kullanıldığı kentin tarihi geçmişine bir armağan niteliğinde. Castile ve Leon özerk bölgesinin kullanımına tahsis edilecek olan ofis binası için 2004 yılında bir mimari tasarım yarışması düzenlendi. İspanyol tasarım ofisi Estudio Arquitectura Campo Baeza tarafından hazırlanan proje 2006 yılında birinci seçildi. 2008’de inşaatına başlanan ofis binası 2012’de tamamlandı. Proje, aslında Estudio’nun aralarında 2000 yılında Venedik Bienali’nde sergilenen Ulusal İspanya Pavyonu da olmak üzere çok sayıdaki ödüllü projesinden biri. Junta de Castilla y León Ofis Binası aslında birbiri ile rasyonel ve kabul edilebilir bir mimari dille iletişime geçen iki ögeden oluşuyor: Cam kutu şeklindeki esas bina ve göğe doğru yükselen taş duvar. 70 NATURA • MART - NİSAN 2013 / MARCH - APRIL 2013 OFİS BİNASI, TAŞ DUVARLARIN ARDINDA KONUMLU ŞEFFAF BİR YAPIDAN İBARET. THE OFFICE BUILDING IS COMPOSED OF A TRANSPARENT STRUCTURE ERECTED BEHIND THE STONE WALLS. H aving to live with cultural heritage can be an impediment to the creation of modern architecture. In addition to preservation issues there is sometimes the architect’s own innate respect for a historical fabric that has taken thousands of years to develop. The issue at once ethic and aesthetic can be a tricky one especially when cultural heritage is at stake. If there have been successes when contemporary architecture is forced to contend with the monolithic presence of the past they have been usually realized in a strict application of the language of modern architecture. Examples such as David Chipperfield’s Neus Museum, Berlin, or Peter Zumthor’s Kolumba Museum, Cologne, come to mind for their spare and neutral juxtaposition of structure and material against the charged cultural weight of past architecture. But as we can also see in a new project by the muchrespected Spanish architect, Alberto Campo Baeza, the opportunity to use a spare architectural language relying on the expressive power of a material such as stone can also yield dynamic results. In this recently completed project by Baeza’s Madrid practice for the administrative offices for the state of Castilla and León in Spain, 2012, we can see the dramatic possibilities of adapting modern architecture to a historic setting using the architectonic impact of stone.