My first Magazine sinai_13.sayı baskı | Page 24

MAKALE 24 SINAİ AİLE ŞİRKETLERİNİN KURUMSALLAŞMASI VE AİLE ANAYASASI Erol DİNÇKAL Genel Müdür Quality Line Yönetim Danışmanlığı [email protected] Uzun süreden beri konuşulan konulardan biri “Aile Şirketlerinin Kurumsallaşması ve Aile Anayasası” konusudur. Aile şirketi; ailenin geçimini sağlamak ve mirasın dağılmasını önlemek amacıyla kurulan, ailenin geçimini sağlayan kişi tarafından yönetilen, yönetim kademelerinin önemli bir bölümü aile üyelerince doldurulan, kararların alınmasında büyük ölçüde aile üyelerinin etkili olduğu ve aileden en az iki jenerasyonun kurumda istihdam edildi- ği şirkettir. Ülkemizde sermaye piyasalarının sığlığı nedeniyle sadece küçük ve orta ölçekliler değil, büyük ölçekli şirketler de “aile şirketi” olarak kurulmuşlardır. Fortune 500’e göre dünyadaki en büyük ve başa- rılı şirketlerin yüzde 40’ı, AB raporlarına göre dünyada var olan şirketlerin yüzde 60’ı, Amerika’daki şirketlerin yüzde 90’ı aile şirketidir. Aile şirketlerinin ekonomiye bu kadar etkisinin olduğunu düşünürsek önem derecesinin de neden bu kadar can alıcı olduğu ortaya çıkacaktır. Aile şirket- leri ilk olarak girişimcilerin kurdukları (1. kuşak) bir organizasyon olup ilk kuşağın tüm kültürünü şirkete girdiğinizde soluk- larınıza kadar hissedersiniz. Her aile şirketi, kurumsallaşmak ve gelişmek için bir anayasaya ihtiyaç duyar. Ortalama 25-30 yıllık bir süreçten sonra artık şirkete 2. ve 3. kuşakların gelmesi ve yönetimin genç kuşaklarla entegresi başlamaktadır. Geçmişten bugüne belli bir düzende dönen çarklar artık farklı devir hızı ve yönlerde dönme eğilimine girmiş- tir. Bundan sonrası şirketin kültür – ku- rumsallık birlikteliği ile götürülmelidir. Aile şirketleri de bunu yapabilecek potansiyele sahip işletmelerdir. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve buhranların hızlı ve en az zararla geçiştirilmesi aile şirketleri sayesinde olmuştur. Aile şirketleri kriz anlarında çok hızlı karar alıp uygulamaya geçirebilen, daha az bürokratik ve kişisel olan ve daha fazla hareket serbestîsi olan kurumlardır. Bu nedenle zor zamanlarda çok az sarsılma ile bu dönemleri atlatmışlardır. Kuşaklar arası iletişimin şirket yönetimi üzerinde bu kadar söz sahibi olduğu ortamda tabii ki bazı çalışmaların planlı ve sonuç odaklı olması gerekir. Ne yazık ki baktığımızda ülkemizde bunu başaran aile şirketleri sayısı oldukça azdır. Bunun destekçisi de “Aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 35’i ikinci nesle devam edebilirken, ikinci nesilden üçüncü nesle geçişte işletmelerin çok azının (yüzde 5) bunu başarabildiği görül- mektedir” bilgisidir. Ünlü iktisatçı Alfred Marshal’a göre bir işletmeyi; dede kurar, baba büyütür, oğul tutar, torun sanat tarihi okur. Aynı zaman- da gazete ve ekonomi haberlerini takip eden biriyseniz, “100 yıllık şirket, tarih oldu, iktidar kavgası hisse sattırdı, yönetim krizi, iflasa sürükledi, üç kardeş yollarını neden ayırdı? Miras kavgası, şirketi yabancılara sattırdı, iki kardeşin yolu 43 yıl sonra ayrıldı”