KPMG Turkey Publications | Page 94

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik Ancak bu değişikliğin temelinin hukuksal gerekçelere dayanıyor olması, hem idarenin güvenilirliği ve tutarlılığı, hem de Anayasamız’daki hukuk devleti ilkesinin bir sonucudur. İdarenin verdiği görüşleri kendinden öncesi ve kendinden sonrası olarak ayırması ve bunların farklı hukuksal sonuçlara tabi tutması hukuka aykırı bir yaklaşımdır.9 Yapılan Düzenlemelerin Doğurduğu Sorunlar Vergi denetim elemanlarının yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik olarak yukarıda yer alan bu düzenlemeler, uygulamada tereddüt yaratacak birtakım başka sorunların doğmasına yol açmıştır: Yasal düzenlemede uyarınca inceleme elemanlarının kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu yazmaları mümkün değildir. Ancak denetim elemanlarının bunlara uygun rapor yazmaları konusunda bir belirleme yapılmış değildir. Örnek vermek gerekirse, mükellef sirkülere uygun beyanda bulunmuşsa denetim elemanının bunu eleştirmesi mümkün değildir. Ancak mükellefin sirkülere aykırı beyanda bulunması halinde denetim elemanının bu durumu eleştirmesini zorunlu kılan bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum mükelleflerin aynı konuda farklı işlemlere maruz kalmasına yol açacaktır. Rapor Değerlendirme Komisyonları inceleme raporlarını özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirirken, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilmiş en güncel özelgenin dikkate alınacağı belirtilmiştir. Ancak beyan döneminde güncel olan lehinde bir muktezaya dayanarak beyanda bulunan bir mükellefe, aradan iki yıl geçtikten sonra aleyhinde bir mukteza çıkması ve yapılan incelemede en güncel denilerek hakkında tarhiyat yapılmaya çalışılması hâlinde, yapılan işlemin hukuka xxxiv uygun olduğunu söylemek pek mümkün olmasa gerekir. Özelgelerin Yasalara Uygunluğuna İlişkin Yargısal Denetim Vergi hukukunun kaynağı olan anayasa, kanun, uluslararası vergi anlaşmaları gibi yasama organından doğan kaynaklar ile kanun hükmünde kararname, bakanlar kurulu kararı, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, genelge, genel yazı ve özelge gibi yürütme organından doğan kaynaklar arasında bir hiyerarşi bulunmaktadır.10 Vergi hukukuna ilişkin kuralları uygulama durumunda olan kurum ve kişilerin, bu hiyerarşiyi takip etmeleri ve buna uymaları beklenir. Aksi takdirde idarenin yasallığı ilkesi ihlal edileceği gibi, mükelleflerin hakları da çiğnenmiş olacaktır. Buna göre hukukun kaynakları arasında olan Anayasa’nın birincil derecede dikkate alınması gerekmektedir. Diğer kaynaklar gücünü anayasadan alır ve ona aykırı olamaz. Bunun yanı sıra tüzük, yönetmelik, genel tebliğler ve özelgeler de hiyerarşide kanundan sonra gelir ve bunların kanuna aykırı olmamaları gerekir.11 Tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgeler gibi yürütme organından doğan kaynaklar, Anayasa’ya ve kanunlara uygunluğu açısından yargı denetimine tâbidir. Konuya ilişkin görüşleri içeren yargı kararlarından bir kısmının özetine aşağıda yer verilmiştir: • “Kanunda yer almayan bir husus, genel tebliğ ile düzenlenemez. Bu nedenle ihracat nedeniyle YMM raporuna dayalı olarak iade alınan KDV’nin oranı, genel tebliğ dayanak gösterilerek kısıtlanamaz.” xxxiv • “Genel Tebliğ ile Yasa’da öngörülmeyen hususlara ilişkin düzenleme yapılamaz. Bu nedenle, Danıştay 11. Daire, 12.01.1999, E: 1997/4360, K: 1999/91, Yaklaşım Dergisi, Sayı 75, S. 188 Sorumlu Vergicilik 81