Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik
uzlaşma müessesinin sınırsız biçimde
uygulanması vergide Anayasal eşitlik
ilkesini ve vergilendirmede adalet ilkesini
zedeleyerek, vergiyle ilgili ödevlerin
zamanında yerine getirilmemesini
özendirici bir etki yaratmaktadır.8 Yüzde
yüz haksız durumda olan mükellefler,
özellikle üç dört yıl öncesine ait
dönemlere ilişkin tarhiyatları ihtilaf
durumuna getirip uzlaştıklarında mali
avantaj sağlayabilmektedir.9
Ayrıca uzlaşma verginin yasallık ilkesi,
eşitlik ilkesi, uzlaşma komisyonlarının
yetkilerinin sınırsızlığı, vergi inceleme
sonuçlarını etkisizleştirmesi, vergi
idaresinin ve inceleme elemanlarını
kolaycılığa sevk etmesi gibi nedenlerle
eleştirilmektedir.10 Gerçekten de uzlaşma
müessesesi bir nevi sürekli vergi barışına
dönmüştür. Genel uygulamada istisnaları
olmakla birlikte vergi aslına (dolayısıyla
gecikme faizine) dokunulmamakta ancak
vergi cezalarında %95’e kadar indirim
yapılmaktadır. İdari işlemlerle sürekli
vergi bağışıklığı öngören bir uygulamanın
yerleşmesi verginin yasallığı ilkesiyle
çelişmektedir. Anayasa’da yer alan vergi
ancak kanunla kaldırılır hükmü dikkate
alındığında, uzlaşmanın kanunda objektif
kıstasları olmadığından Anayasa’ya aykırı
olduğu da iddia edilebilir. Uzlaşmalarda
cezaların neredeyse tamamen silinmesi
de cezaların caydırıcılığını azaltan bir etki
yapmaktadır.
Uzlaşmanın cezaların caydırıcılığı
üzerindeki olumsuz etkisi daha önceki
yıllarda da tartışılmış, hatta 4369 sayılı
Kanun’la 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren
vergi cezaları uzlaşma kapsamından
çıkarılmış, uzlaşmanın vaki olması
durumunda cezanın uzlaşılan vergiye
göre belirlenmesi istenmiştir.11 Ancak
uygulamada ortaya çıkan sorunlar
nedeniyle 4444 sayılı Kanun’la uzlaşmada
hâlen geçerli olan sisteme dönülmüştür.
Uzlaşmaların otomatikleşmesi ve
standartlaşması da uzlaşmanın getiriliş
amacından sapmasına neden olmuştur.
Kanun’un gerekçesinde belirtildiği
üzere uzlaşmayla idare ile mükellefin
kendi aralarında görüşerek ihtilafı
çözmeleri amaçlanmaktadır. Bir uzlaşma
görüşmesinde normalde tarafların kendi
tezlerini ileri sürmeleri ve tezlerinin
kuvveti oranında masadan avantajlı
kalkması beklenir. Vergi ihtilaflarında
tez, somut verilerle de desteklenen
hukuki haklılıktır. Ancak uzlaşma
görüşmelerinde genel olarak tarafların
hukuki haklılığı tartışmaya açılmamakta
ve kısa bir girişten sonra doğrudan indirim
pazarlığına girilmektedir. Zaten 15 dakika
arayla yapılan uzlaşma görüşmelerinden
farklı bir sonuç beklemek de gerçekçi
değildir. Haklılığın veya haksızlığın
dikkate alınmaksızın her durumda benzer
oranlarda indirim yapılacağının bilinmesi
bazı mükelleflerin vergi ödevlerini
getirmeme konusundaki istekliliğini
artırma potansiyeline sahiptir. Eğer
amaç her başvurana %90 seviyesinde
indirim sağlamak yoluyla tahsilatı
artırmak ise bu Vergi Usul Kanunu’nun
376’ncı maddesindeki indirim oranının
%90’a çıkarılmasıyla pekâlâ sağlanabilir.
Böylelikle ciddi oranda zaman tasarrufu
da sağlanabilir.
“Rapor okuma komisyonlarındaki
görüşmelerde mükelleflere vergi
inceleme raporları verilmemekte
ve mükellefler neyle eleştirildiklerini
bilmeden görüşmelere katılmaktadır.
Böyle bir ortamda mükelleflerin
etkin ve adil bir şekilde hukuki
durumlarını savunmaları mümkün
olmamaktadır.”
Sorumlu Vergicilik
49