KPMG Turkey Publications | Page 62

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik uzlaşma müessesinin sınırsız biçimde uygulanması vergide Anayasal eşitlik ilkesini ve vergilendirmede adalet ilkesini zedeleyerek, vergiyle ilgili ödevlerin zamanında yerine getirilmemesini özendirici bir etki yaratmaktadır.8 Yüzde yüz haksız durumda olan mükellefler, özellikle üç dört yıl öncesine ait dönemlere ilişkin tarhiyatları ihtilaf durumuna getirip uzlaştıklarında mali avantaj sağlayabilmektedir.9 Ayrıca uzlaşma verginin yasallık ilkesi, eşitlik ilkesi, uzlaşma komisyonlarının yetkilerinin sınırsızlığı, vergi inceleme sonuçlarını etkisizleştirmesi, vergi idaresinin ve inceleme elemanlarını kolaycılığa sevk etmesi gibi nedenlerle eleştirilmektedir.10 Gerçekten de uzlaşma müessesesi bir nevi sürekli vergi barışına dönmüştür. Genel uygulamada istisnaları olmakla birlikte vergi aslına (dolayısıyla gecikme faizine) dokunulmamakta ancak vergi cezalarında %95’e kadar indirim yapılmaktadır. İdari işlemlerle sürekli vergi bağışıklığı öngören bir uygulamanın yerleşmesi verginin yasallığı ilkesiyle çelişmektedir. Anayasa’da yer alan vergi ancak kanunla kaldırılır hükmü dikkate alındığında, uzlaşmanın kanunda objektif kıstasları olmadığından Anayasa’ya aykırı olduğu da iddia edilebilir. Uzlaşmalarda cezaların neredeyse tamamen silinmesi de cezaların caydırıcılığını azaltan bir etki yapmaktadır. Uzlaşmanın cezaların caydırıcılığı üzerindeki olumsuz etkisi daha önceki yıllarda da tartışılmış, hatta 4369 sayılı Kanun’la 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren vergi cezaları uzlaşma kapsamından çıkarılmış, uzlaşmanın vaki olması durumunda cezanın uzlaşılan vergiye göre belirlenmesi istenmiştir.11 Ancak uygulamada ortaya çıkan sorunlar nedeniyle 4444 sayılı Kanun’la uzlaşmada hâlen geçerli olan sisteme dönülmüştür. Uzlaşmaların otomatikleşmesi ve standartlaşması da uzlaşmanın getiriliş amacından sapmasına neden olmuştur. Kanun’un gerekçesinde belirtildiği üzere uzlaşmayla idare ile mükellefin kendi aralarında görüşerek ihtilafı çözmeleri amaçlanmaktadır. Bir uzlaşma görüşmesinde normalde tarafların kendi tezlerini ileri sürmeleri ve tezlerinin kuvveti oranında masadan avantajlı kalkması beklenir. Vergi ihtilaflarında tez, somut verilerle de desteklenen hukuki haklılıktır. Ancak uzlaşma görüşmelerinde genel olarak tarafların hukuki haklılığı tartışmaya açılmamakta ve kısa bir girişten sonra doğrudan indirim pazarlığına girilmektedir. Zaten 15 dakika arayla yapılan uzlaşma görüşmelerinden farklı bir sonuç beklemek de gerçekçi değildir. Haklılığın veya haksızlığın dikkate alınmaksızın her durumda benzer oranlarda indirim yapılacağının bilinmesi bazı mükelleflerin vergi ödevlerini getirmeme konusundaki istekliliğini artırma potansiyeline sahiptir. Eğer amaç her başvurana %90 seviyesinde indirim sağlamak yoluyla tahsilatı artırmak ise bu Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesindeki indirim oranının %90’a çıkarılmasıyla pekâlâ sağlanabilir. Böylelikle ciddi oranda zaman tasarrufu da sağlanabilir. “Rapor okuma komisyonlarındaki görüşmelerde mükelleflere vergi inceleme raporları verilmemekte ve mükellefler neyle eleştirildiklerini bilmeden görüşmelere katılmaktadır. Böyle bir ortamda mükelleflerin etkin ve adil bir şekilde hukuki durumlarını savunmaları mümkün olmamaktadır.” Sorumlu Vergicilik 49