Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik
pamuk olduğunu belirtmesine karşın
pamuk teslimlerinde geçerli KDV
oranlarını %1 olduğu hususu dikkate
alınmaksızın %18 oranı üzerinden yapılan
tarhiyatın hukuka uygun bulunduğunu,
bu hususun üst derece mahkemesinde
de dikkate alınmayarak kararın
onandığını ve söz konusu hatalı oran
için vergi dairesine yaptığı başvurunun
reddedildiğini belirterek Anayasa’nın
2’nci maddesinde geçen hukuk devleti
ilkesinin, 10’uncu maddesinde yer alan
eşitlik ilkesinin, 36’ncı maddesinde yer
alan adil yargılanma hakkının ve 40’ıncı
maddesinde yer alan etkin bir hukuki
yol sağlanması hakkının ihlal edildiğini
ileri sürerek ihlal ve sonuçların ortadan
kaldırılmasını istemiştir. AYM başvuruyu
kabul edilebilirlik ve esas açısından
inceleyerek kabul etmiş, esasa ilişkin
başvuruyu hem Anayasa’nın 36’ıncı
ve 141’inci maddelerinde düzenlenen
adil yargılanma hakkı hem de AİHM’nin
bu konudaki içtihatlarını dikkate alarak
değerlendirmiştir.
Yargılama süreci bir bütün olarak
değerlendirildiğinde başvurucunun
gerekçeli karar hakkı dikkate alınarak
Anayasa’nın 36’ncı maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılmış ve bu
ihlal ile sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargıla ma yapılmasına
karar verilmiştir. AYM’nin bu kararı
mahkeme kararlarının gerekçeli olmaması
durumunda neden adil yargılanmanın
ihlal edilmiş olacağı konusunda çok iyi bir
örnek teşkil etmektedir.
Hak arama özgürlüğünün bir
sonucu olarak Anayasa ile güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı,
Anayasa’nın Hakların Korunması
ile İlgili Hükümler başlıklı 36’ncı
maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin
birinci fırkasında herkesin davalı veya
davacı olarak hak aramak üzere, yargı
organları önünde iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahip olduğu
belirtilmiştir. Hak arama sürecinde
Anayasa’nın 141’inci maddesi gereğince
mahkemelerce alınan her türlü kararın
gerekçeli olarak yazılması gerekmektedir.
Adil yargılanma hakkı Anayasa’nın yanı
sıra AİHS’nin aşağıdaki 6’ncı maddesi ile
de güvence altına alınmıştır:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri
ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai
alanda kendisine yöneltilen suçlamalar
konusunda karar verecek olan, kanunla
kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir
mahkeme tarafından davasının makul
bir süre içinde hakkaniyete uygun ve
açık olarak görülmesinin isteme hakkına
sahiptir.”
Kararın Gerekçesi
AYM, kararın esasına ilişkin
dayanaklarında adil yargılanma hakkının
unsurlarını açıklayarak çerçeveyi
çizmiştir. Bunlar delillerin ibrazı ve
değerlendirilmesi (tanık dinletme hakkı
da dâhil), gerekçeli karar hakkı ve makul
sürede yargılanma hakkıdır. Kararda
belirtilen husus, davacının ayrı ve açık
bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya
esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış
olması hâlidir. Söz konusu ihlal ilk derece
mahkemesinde olabileceği gibi, ilk derece
mahkemesinde gerçekleştirilen ihlalin,
yargılamanın temyiz aşamasında da
devam ettirilmesi şeklinde gerçekleşebilir.
AYM daha önce verdiği kararlarda
olduğu gibi ilk derece mahkemesinin de
tartışmadığı esaslı hususlara ilişkin temyiz
başvurularıyla, başvurucuların usule ilişkin
haklarının ihlal edildiğine yönelik somut
şikâyetlerinin temyiz incelemesinde
tartışılmamasının gerekçeli karar hakkının
ihlali olarak görülebileceğini açıklamıştır.