KPMG Turkey Publications | Page 21

Abdulkadir Kahraman’la Sorumlu Vergicilik Üzerine Söyleşi vergi algısı, vergilemede kanuniliğin önüne geçmemelidir. Vergi yükümlülüğü temelde hükümetlerin vergi politikaları ve mükelleflerin vergi planlama tercihlerine bağlı olup bu seçimlerin tüm paydaşlara ve topluma etkileri etik açıdan dikkate alınmalıdır. Vergiyi kamu gücünü kullanarak toplayan devletin vergi ödeme ödeviyle ilgili adil ve dengeli bir maliye politikası oluşturma sorumluluğu vardır. Bu nedenle hükümetlerin vergi politikaları tüm paydaşların uzlaşması yoluyla oluşturulmalıdır. Sosyal devlet ilkesi bunu gerektirir. Çünkü vergiler bağış ve yardımlar gibi gönüllülük esasına dayanmaz. Bağış yapan kişi ahlaki açıdan kendini iyi hissedebilir ancak vergilemede kanunilik esastır. Diğer taraftan kanunlar adil bir vergi sistemi sunmadığı takdirde, toplum ahlaki sınırları zorlayarak vergiden kaçınma veya agresif vergi planlamasına yönelmeyi daha az sakıncalı görmeye başlar. Agresif vergi planlaması ile sadece daha az vergi ödemek için geliştirilen ve hiçbir ticari veya iktisadi amaç içermeyen işlem ve yapıları anlıyoruz. Verginin etik olup olmaması konusu Türkiye’de de oldukça ilgi çeken bir konudur. Vergi vermeyen veya vergi kaçıran kişilerin ve kurumların etik davranmama durumunu izah için her yıl çeşitli medya kanallarında “vergi yüzsüzleri” veya “tüysüz yetim hakkı yiyenler” gibi manşetler kullanılmaktadır. Sorumlu vergicilik anlayışında vergi danışmanının rolünü nasıl tanımlarsınız? Devlet topluma karşı görevlerini yerine getirirken gelire dolayısıyla da vergiye ihtiyaç duyar. Her birey Anayasa’ya göre birçok hakkın yanı sıra devlete karşı bazı yükümlülüklere de sahiptir. Bireylerin haklarının sınırlarını yükümlülükleri oluşturur. Anayasa’ya göre de bunlar arasında en önemli yükümlülük herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemesidir. Anayasa’nın bu temel ilkesi herkesin kabulüdür. Vergi danışmanları olarak amacımız bu sınırlar içinde bireylerin vergilerinin mevzuata uygun olarak hesaplanmasına yardım etmek, mükelleflerin çıkarlarını devlete karşı temsil etmek ve böylece daha iyi bir vergileme sisteminin geliştirilmesini teşvik ederek kamu yararına katkıda bulunmaktır. Bu çerçevede tüm paydaşlar açısından Türkiye’de vergileme olgusunun ne anlama geldiğini ve amacının ne olduğunu sorumlu vergicilik başlığı altında tartışmaya açıyoruz. Sorumlu vergicilik yaklaşımının tüm taraflarının konuya bakış açısını aynı noktaya getirmeliyiz ki bundan sonrasını ortak bir anlayış üzerine inşa edelim. Bu amaçla vergilemenin ahlaki boyutu, kanuniliği, yargı ve vergi adaleti, uluslararası rekabet; vergide şeffaflık, vergi politikalarının gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi gibi pek çok konuyu irdelemek üzere iş dünyası, maliye uzmanları, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve meslek mensuplarını bir masa etrafında bir araya getirmek istiyoruz. Sağlıklı işleyen bir vergi sisteminin kurulmasında biz vergi danışmanlarına çok büyük bir görev düşüyor. Mükelleflere vergi yükümlülüklerini yerine getirmelerinde yardımcı olurken kanunlardaki fırsatları kullanmaya tabi ki devam edeceğiz. Ancak hangi davranışın vergiden kaçınma, hangi